Kalbinde zerre kadar kibir olan cennete giremez hadisi şerifinin açıklaması

İbnu Mes’ud (R.A.)dan rivayete göre Resulullah (S.A.V.) Efendimiz “Kalbinde zerre miktar kibir bulunan kimse asla cennete girmeyecektir.”1 buyurmuştur.

Hadis-i şerif, kibir sahibi kimsenin bu kibrin cezasını çekip onun günahından temizlenmeden cennete giremeyeceğini ifade etmektedir. Yani kibir cezayı gerektiren bir haldir. Bu hal mutlaka ceza ile temizlenir, bu temizlik olmadan kul cennete giremez.

Ne var ki Allah her çeşit günahı affetmeyeceği hususunda bir kayıt da mevcut değildir. Öyleyse hadis-i şerifi “Allah’ın affetmemesi halinde, kibir sebebiyle ateşte ceza çekmeden hiç kimse cennete giremez” diye anlamak en doğrusudur.

Kibir, büyüklük, ululuk manasına gelir. Dinî bir terim olarak ise, kişinin kulluk edebine uymayacak şekilde kendisini diğer insanlara karşı ululaması, onları hakir görmesidir.

Kibrin zıddı tevazudur. Tevazuu alçak gönüllülük olarak ifade eder isek de, esas itibariyle mazhar olunan nimetleri Allah’tan bilmeyi ifade eder.

Peki, insan kendisinin kibirli olduğunu nasıl anlar ve kibirle nasıl mücadele edilir yani kişi nasıl tevazu sahibi olur?

Kibir, türlü türlüdür. Yerine, ortamına göre kibir de farklılık göstermektedir. Kibri anlamanın en kolay yolu şudur:

Bir kimse, herhangi bir hususta kendini başkasından üstün görüyorsa kibirlidir. Çünkü tevazu sahibi kimse sahip olduğu tüm meziyetleri Allah Teala’dan bilir ve büyüklük ve üstünlük ancak Allah Teala’ya mahsustur.

Bu arada samimi olmayan, yapmacık tevazu gösterisi de kibirdir. Yani tevazu sahibi olmakla tevazu göstermek farklı şeylerdir.

Kibir olarak şu davranışları örnek gösterebiliriz:

Kişinin yanına herkesi oturtmamak, davet sahibinin maddi durumuna göre davete icabet etmek, misafirliğe sadece varlıklı kimseleri kabul etmek, eleştirilere tahammül edememek, topluluğa girdiğinde orada bulunanların ayağa kalkmalarından hoşlanmak, el öptürmekten hoşlanmak, hakkında güzel ve övücü sözler duymaktan hoşlanmak…

Kibrin ilacı ise, kişinin Rabbini ve kendisini tanımasıdır. Kişi bu sayede her şeyden daha aşağı ve her şeyden mahrum olduğunu anlar. Bunu anlayan kimse tevazu sahibi olur.

dipnot

(1) Müslim, İman 147; Ebu Davud, Edeb 29, (4091); Tirmizî, Birr 61, (1999)

PAYLAŞ