Arabaya kasko yaptırmak caiz midir?

Kasko, isteğe bağlı araba sigortasının genel adıdır.

Sigorta; sigortacının, bir prim karşılığında diğer bir kimsenin para ile ölçülebilir bir menfaatini halele uğratan bir tehlikenin (rizikonun) meydana gelmesi halinde tazminat vermeyi yahut bir veya birkaç kimsenin hayat müddetleri sebebiyle veya hayatlarında meydana gelen belli bir takım hadiseler dolayısıyla bir para ödemeyi veya sair edalarda bulunmayı üstlendiği bir akittir.

Sigorta, belli bir teknik ve sistem içerisinde kaza ve kayıpların zararını telâfi etmeyi amaçlayan ve karşılıklı ödeme esasına dayanan akdî bir sistemdir. Bunun uygulanmasına temel teşkil eden ve sigorta eden ile sigorta edilen arasında belli haklar ve yükümlülükler doğuran akde de “sigorta sözleşmesi” denir. Daha açık bir ifadeyle sigorta sözleşmesi ile sigortalı belli bir prim ödemeyi, mal vermeyi, sigortacı da buna karşılık olarak sözleşmede belirtilen bir kaza ve zararın meydana gelmesi halinde bunu telâfi etmeyi veya belli bir meblağı ödemeyi taahhüt etmektedir.

Dinimize göre bir aktin, sözleşmenin geçerli olabilmesi için: Akdin adalet üzere kurulmuş olması ve bâtıl yolla mal yeme şekli olmaması için akitte; ğarar, cehalet, faiz, kumar, hata, hile, zorlama ve fasit şartların bulunmamış olması gerekmektedir.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, sigorta sisteminde, kaza ve zararın meydana gelmediği durumlarda ödenen primlerin karşılıksız kalması, kaza ve zarar meydana geldiğinde ise primler tutarını çok aşan bir meblağın ödenecek olması, klasik akit yapılarına ve ölçülerine göre bir belirsizlik ve dengesizlik taşıdığından, sigortanın şer’î hükmü konusunda ciddi tereddütler ve itirazlar olmuştur.

Kasko, ticari sigorta türünün bir ürünüdür. Bu sigorta sisteminde, yardımlaşmadan çok ticaret kâr gayesi bulunmaktadır. Sigortacı kaza, yangın, ölüm gibi durumlarda zararı telâfi etmeyi veya belli bir meblağı ödemeyi üstlenmekte, bunlar meydana gelmezse hiçbir ödeme yapmamakta, sigortalı taraf da periyodik olarak belli bir ödeme yapmayı (prim) üstlenmektedir.

Ticarî sigortada bazı belirsizlikler, bilinmeyen unsurlar bulunmakta, bu işlem kumar veya müşterek bahse benzemekte, faiz içermekte, en azından sigorta şirketleri faizle iç içedir. Ayrıca sigorta haksız tazmindir. Sigorta akdi, güvence gibi objektif olmayan bir şeyin satışıdır. Sigorta ve özellikle hayat sigortasında İslâm’ın tevekkül anlayışına aykırılık ve takdir-i ilâhîye meydan okuma vardır. Ticarî sigorta sistemi, İslâmî anlayış ve ahlâka da aykırıdır. İslâm’ın yasakladığı bu unsurları taşıyan sigortanın da haram olması gerekir.

İslam alimleri sigortanın caiz olmadığını belirtirken şu gerekçeleri ileri sürmektedirler:

1- Garar ve Cehalet: Akdin haksız kazanca yol açacak ölçüde kapalılık taşıması demektir. Garar sözlükte; olmayanı var göstermek, rizikoya düşürmek, aldatmak anlamlarına gelmekte, dinde ise; akdin kesin olmayan, şüpheli veya muhtemel bir unsura veya hususa dayanması ve bağlı bulunmasıdır.

Cehalet ise; varlığı gerçekleşeceği bilinen mevzunun önemli vasıflarındaki bilinmezliktir. Örneğin, paket içindeki bir nesneyi satmak gibi. Burada bir nesnenin varlığı bellidir, ancak ne kadar ve nasıl olduğu belli değildir. Çoğu zaman ğarar ve cehalet aynı anlamda kullanılmıştır. Çünkü garar kavramında daima cehalet vardır.

Sigortada “Garar ve Cehalet” bulunmaktadır. Zira, beşeri hukukçuların da kabul ettiği gibi sigorta; unsurları ve işleyişi itibariyle garar içermekledir. Sigortacılığın amacı, muhtemel zararı çok küçük parçalara bölerek parçalamak, kişi veya kurum üzerinden etkisini, yükünü hafifletmektir. Yoksa hiçbir şekilde gararın yok edildiği savunulamaz.

Sigortacı için, belli sayıda sigortalılara ulaşıldığında zarar ihtimalinin kalktığı doğrudur. Ancak sigortalılar için bu söz konusu değildir. Zaten mevcut sigortacılığın hedefi de, sigortalıların korkularını sömüren sigortacılık şirketlerinin zarar ihtimalini sıfırlamaktır. Kapitalizmin gereği bu yola başvurulmakta, bu sayede sermayenin belli kişiler elinde toplanması sağlanmaktadır. Sigorta akdine yalnız akdin bir tarafı olan sigortacı açısından bakılarak, gararın tamamen yok olduğu iddiası gerçeği görmemek demektir.

2- Gabn: Bu tip sigorta “gabn ” dediğimiz aldanmayı ihtiva eder, zira akit mahalli açık değildir. Halbuki Dinen, akdin sıhhatinin şartlarından biride akit mahallinin malum olmasıdır.

3- Sigorta sözleşmesinde, sigortalının ödemiş olduğu prime karşılık, güven verme gibi mücerret/sübjektif bir şey satılmaktadır. Güven vermek bir hayır işi olduğundan bunun karşılığında para alınamaz.

4- Kumar: Zira bu tip akitte sigortalı olan kimse, büyük meblağlar beklentisi içinde pirim adı altında az bir meblağ veriyor. Bu da kumardır. Bu tip sigortanın piyangodan farklı yoktur. Sigorta kumarın bir çeşididir. Çünkü sigortanın konusu olan riskin olup olmayacağı belirsiz olduğundan kumar anlamı taşır. Akitte garar, ihtimal, karşılıklar arasında dengesizlik unsurlarını ihtiva eden şey, gerek oyun olsun, gerekse alışveriş nev’i olsun kumar kabul edilmiştir.

5- Bu tip sigorta faizin her iki nevisi olan (ribe’l-fadl ve ribe’l-nesîe) içerir. Zira pirimi veren sigortalı verdiğinden fazla ve ya eksik alırsa ribe’l-fadl, verdiği miktarca alırsa hemen almadığından ribe’n-nesîe olur. Yani sigortada üstlenilen risk meydana geldiğinde ödenen tazminatın fazla olması durumunda alınan ile ödenen arasında fark bulunduğundan; denk olması halinde de vadeli olarak nakdin satılması nedeniyle faiz gerçekleşmektedir. Ayrıca sigorta şirketleri primleri faize yatırarak değerlendirmektedirler.

6- Sigorta, bedelsiz olarak bir başkasının malını alma demektir. Sigortada üstlenilen riskin meydana gelmemesi veya tazminatın az olması durumunda ise, sigortacı karşılığı olmayan, haksız bir kazanç elde etmektedir. Bu ise ayette yasaklanmıştır (en-Nisâ 4/29). Ayrıca sigortada haksız tazmin bulunmaktadır. Sigortacı bu akitle, sigortalının zararını ödemeyi üstlenmekte, böylece yükümlü olmadığı bir borcu yüklenmektedir. Meselâ, emanet akdinde, emanet alanın, kusuru olmaksızın emanet olarak bırakılan malın helak olması halinde, akitte şart koşulmuş olsa bile, tazmin edilmesi gerekmez.

7- Sigorta akdinde, özellikle hayat sigortasında ALLAH’ın kudretine meydan okuma manası da mevcuttur. Nasıl olsa sigortam var denilerek dikkatli davranılmamaktadır.

Sonuç olarak içeriğinde aldatma, cehalet ve belirsizlik gibi İslami hükümlere ters düşen unsurlar ihtiva etmesi nedeniyle ticari sigortalar caiz görülmemiştir. Bireysel emeklilik, hayat sigortası ve kasko buna örnek verilebilir.

PAYLAŞ