TESBİH NAMAZININ DİNDEKİ YERİ

   Tesbih namazı, sevabı çok olan (mendup) namazlardan biridir. Arapça bir kelime olan tesbih, Allah’ı noksan sıfatlardan tenzih etme ve ululama manasına gelir. Dört rekat olan bu namazda üçyüz defa “Suhhânallahi velhamdü lillâhi ve la ilâhe illallahu vellalâhu ekber” dendiği için bu adı almıştır.

   Tesbih namazının belli bir vakti yoktur. Kerahet vakitlerinin dışında her zaman kılınabilir. Bu namazı dört rekat olarak kılmak mümkün olduğu gibi, iki rekatın sonunda selam vermek suretiyle, ayrı ayrı ikişer rekat halinde kılmak da mümkündür

   Tesbih namazı hakkında Kur’an’da geçen herhangi bir ayet yoktur. Ancak bu namaz hakkında hadis rivâyet edilmiştir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) amcası Hazreti Abbas (Radıyallahu anh)’a tesbih namazı hakkında bu tavsiyede bulunmuştur:

   “Ey Abbas! Amcacığım! Sana bir şey vereyim mi, sana bir bağışta bulunayım mı? Sana bir özellik tanıyayım mı? Sana on haslet ölçüsü vereyim mi? Sen bu on hasleti yerine getirdiğin zaman, Allah senin geçmiş ve gelecek, eski ve yeni, bilerek veya bilmeyerek yaptığın, gizli veya aşikâr yapılan, küçük büyük bütün günahlarını affeder, bağışlar. Bu on haslet şunlardır:

   Dört rekat namaz kılarsın, her rekatında Fatiha suresini ve başka bir sure okursun. Birinci rekatta kıraatı bitirdikten sonra, ayakta iken on beş defa: “Sübhanellâhi velhamdu lillâhi ve lâ ilahe illallahu vellâhu ekber” dedikten sonra rükua varırsın ve aynı tesbihi on defa rükûda söylersin. Sonra başını kaldırıp, ayakta on defa söylersin. Sonra secdeye gider on defa orada söylersin. Birinci secdeden sonra iki secde arasındaki oturuşta on defa söylersin. İkinci secdeye vardığında yine on defa ve basını secdeden kaldırınca da on defa söylersin. Böylece bir rekatta yetmiş bey defayı tamamlamış olursun.

   Ey amcacığım! Eğer güç getirebilirsen, her gün bu namazı bir defa kılarsın. Buna güç getiremediğin takdirde, her cuma bir defa kılmaya çalışırsın. Bunu da yapamazsan, her sene bir defa kılmaya çalış. Bunu da yapamazsan hiç olmazsa ömründe bir defa olsun kıl” (Tirmizî, Vitir, 19; İbn Mace, ikâme, 190; Ebû Dâvud, Tatavvu, 14; et-Tergib ve’t-Terhib, I, 467, 469).

   Tesbih namazında okunan tesbihlerin, namaz içindeki yeri hususunda iki görüş vardır. Hanefî mezhebine göre tesbih namazını kılarken, Allah rızası için tesbih namazına veya nafile namaza niyet edilir ve “Allahu Ekber” diye namaza başlanır. Sübhanekeden sonra onbeş kere “Sübhanellahi velhamdu lillahi…” okunur. Sonra Eûzü Besmele, Fatiha ve bir sure okunup tekrar on kere “Sübhânallah.. ” okunur. Ondan sonra rükua varılır. Üç kere, “Subhâne rabbiye’lazim” dendikten sonra, on defa Subhânellah…” okunur. Rükûdan, “Semiallahu limen hamideh, Rabbena leke’l-hamd” denilerek kalkılır. Doğrulduktan sonra yine on defa, Suhhânellah…” okunur. Bundan sonra secdeye varır. Secdede üç defa “Suhhane rabbiye’l-a’lâ” dan sonra on kere “Subhânellah…” okunur. Secdeden tekbir ile kalkılır. iki secde arasındaki oturuşta yine on defa, “Subhânellah…” okunur. ikinci secdeye tekbir ile varılıp üç defa, “Sübhane rabbiye’l-a’lâ” dan sonra, tekrar on defa, “Subhânellah…” okunur ki, bu fazla tesbihlerin toplamı yetmişbeşe ulaşmış olur.

   Peşinden ikinci rekata kalkılır. Yine önce onbeş kere Subhânellah…” okunur. Sonra aynen birinci rekattaki şekliyle hareket edilerek kılınır ve ikinci rekatın sonunda oturulur. Tahiyyat ve salli-barik duaları okunur. İlave tesbihlerin toplamı böylece 150 olmuş olur. Bundan sonra selam vermeden veya selamdan sonra ayağa kalkılır. Üçüncü ve dördüncü rekatlar, aynen birinci ve ikinci rekatlar gibi kılınır. Böylece dört rekatte üçyüz defa tesbih duası okunmuş olur.

   Tesbih namazının bu kılınma şekli, Tirmizî’nin el-Câmi’inde, Ebu Hanife’nin talebelerinden Abdullah b. Mübarek’ten rivâyet ettiği şekle göredir. İkinci görüşe göre ise, yukarıdaki hadiste tarif edildiği gibi kılınır.

   Diğer bir rivâyete göre de, tesbih namazında okunan tesbih duası; “Subhanellâhi ve’l hamdu lillâhi ve lâ ilahe illallahu va’llâhu ekber ve lâ havle ve lâ kuvvete illa billahil aliyyi’l azim” şeklinde uzatılır. Biz de böyle yapmaktayız.

   Tesbih namazında yanılma olursa, sehiv secdelerinde bu ilâve tesbihlerin okunması gerekmez. Namazı kılan kişi bu tesbihleri aklında tutabiliyorsa, parmaklarıyla saymaz. Tesbih namazı cemaat halinde kılındığı zaman imâm, açıktan okur ve tesbihleri de açıktan tekrar eder (İbn Abidîn, Reddu’l-Muhtar, Mısır 1966,II, 27).

   Bütün namazlarda olduğu gibi, tesbih namazında da, Kur’an’dan bir şey okunacağı zaman, Kur’an’ın herhangi bir yerinden okumak mümkündür. “Şu sure okunmaz veya mutlaka şu sureyi okumak gerekir” diye bir şey yoktur. Ancak İbn Abbas’a: “Bu namaz için belirlenmiş bir sure biliyor musun?” diye sorulunca: “Evet, et-Tekâsur, el-Asr, el-Kâfirûn, ve el-İhlâs” diye cevap vermiştir (Fetavayi Hindiyye, Mısır 1323, I, 119)

PAYLAŞ