Faruk Beşer’in haremlik selamlık yanılgısı
Kime nasıl güveneceğimizi şaşırdık doğrusu. Mesela ehli Sünnet olarak bildiğimiz, insanlara keyfine göre değil, İslamın emrine göre fetva verdiğine inandığımız Faruk Beşer, internet sitesinde belki bilerek, belki bilmeyerek bir yanlışa imza attı. Biz samimiyetine inandığımız için bunun bir hata olduğunu kabul ediyoruz ama bu yanlışı düzeltmeye mecburuz.
HAREMLİK SELAMLIK OSMANLIDAN KALMIŞ!
Ziyaretler ve Haremlik-Selamlık başlığı altında “1- Akrabamız İslam’ı usullere göre yaşamıyorsa (örneğin haremlik-selamlık kuralına uymuyorsa ) ziyaret edelim mi? 2- Akrabamız (cahilliğinden veya bilerek) İslam düşmanı ise ziyaret edelim mi? 3- Akrabamız Müslüman olmasına rağmen yaşantısı bir kâfirin ki ile aynıysa ve hatta daha beterse ziyaret edelim mi? 4- Bütün bu bahsettiğim özellikleri taşıyan akrabalara gerekli uyarı ve nasihatleri yaptığımız halde fayda etmezse ziyarete devam edelim mi? Bu sorduğum sorular komsular için de geçerlidir.” Sorulan bir sorunun cevap kısmında lafı haremlik selamlığa getirip şöyle diyor:
“Haremlik selamlık İslam’ın bir emri değildir. Uzun süren oturmalarda ve sohbetlerde, rahat olabilmek ve hoş olmayan davranışlardan korunmak için, özellikle Osmanlı döneminde alınmış bir tedbir ve tercihtir. Doğrusu İslam ahlakı açısından fena da değildir, tercihe şayandır. Ancak bunu İslam’ın bir emri gibi görüp, kadınla erkeğin bir arada bulunamayacağını söylemek ve bunu dinin bir vazgeçilmezi kabul etmek doğru değildir. İslam’ın kadından da erkekten de istediği bir örtünme/tesettür tarzı vardır, her iki taraf da bunun esas şartlarını yerine getirdikten sonra, halvet, gibi, ten teması gibi, laubalilik gibi diğer mahzurlar da bulunmadıktan sora bir mekânda olmalarının şerî bir engeli yoktur. Mesela, oturup beraber yemek yiyebilirler.”
HAREMLİK SELAMLIK
Faruk Beşer Hocaefendi, haremlik selamlığın Osmanlı’dan geldiğini söylemiş. Allah’u Teala Ahzab Suresinin 53. Ayetinde ise şöyle buyuruyor: “Peygamber’in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır.”
Burada Müminlere verilen ölçü şudur: “Yabancı bir erkek kendisine na mahrem olan bir kadın ile irtibata geçecek ise mümkün mertebe arada bir perde, bir engel olmalı.”
Kadınların ve erkeklerin ayrı ayrı oturmalarına haremlik, selamlık denmiyor mu?
Peki, ayette belirtilen bu ölçü nedir? Haremlik selamlık değil midir? Ne fark var? Osmanlı, bunu sosyal hayata uyarladığı için “haremlik, selamlık” ismi vermiş ise hüküm değişir mi?
Haremlik selamlık İslamın emri değildir demek büyük bir yanlıştır.
KÖR ADAM İLE OTURMAYI YASAKLADI!
Haremlik-selamlık tatbikatı; gözleri haramdan korumak ve nesil emniyetini muhafaza etmek için zaruridir. Ümmü Seleme (Radıyallahu Anha) validemizden rivayete göre bu tatbikat bizzat Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz tarafından yapılmıştır. Şöyle ki:
Hicab, örtünmek ayet-i kerimesi geldikten sonra, Ben ve Meymüne Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimizin yanında otururken, kör olan Abdullah İbni Mektûm (Radıyallahu Anh) yanımıza çıkageldi. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz bize:
– Perde arkasına çekilin, buyurdu. Biz:
– Ey ALLAH’ın Resûlu!… O kör değil mi? Bizi ne görür, ne tanır, dedik. Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz:
Siz de kör müsünüz? Onu görmüyor musunuz?” (Ebu Davud; No:Libas:37; No: 4112, 2/460)
Resulüllah Efendimiz’in koyduğu ölçüye bakın Müslümanlar. “O sizi görmüyor ama siz onu görüyorsunuz”
Bakınız Fıkıh Üstadı Mehmet Talu Hocaefendi bu konuyu ele alırken ne diyor:
Bazıları da diyorlar ki: Kadın tesettürlü olduktan sonra erkeklerle bilhassa akrabalarla, birbirlerine nikahları düşenlerle bir arada oturmalarında sakınca yoktur, oturabilirler, karşılıklı konuşabilirler.
Böyle bir düşünce tarzının yanlışlığı ortadadır. Kadın-erkek bir arada bulunduktan sonra açıklıktan, kapalılıktan söz etmek lüzumsuzdur. Kadın, evinde veya evinin dışında kocasının arkadaşını karşılar onunla sohbet eder, tartışır ve çay, yemek vesaire gibi ikramlarda bulunur ve tokalaşırsa o kadının açık veya kapalı olmasında çok bir farklılık sayılmaz. Zira ALLAH birini erkek birini kadın yaratmış birbirine karşı meyil ve arzulu yapmıştır. Bu kanunu değiştirmeye kimsenin gücü yetmez.
Dünya üzerinde malum olduğu üzere kadında utanma duygusunun, erkekte de kıskanma mefhumunun yok olması sebeplerinden biri de Haremlik-Selâmlık konusuna riayetsizliktir. Zeyd b. Eslem (Radıyallahu Anh) den rivayete göre Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz:
“Kıskançlık imandandır”(Beyhekî, Şuabu’l-İman, 7/411, NO:10797) buyurdu. Bunun üzerinde çok titiz olmak lazımdır. Çünkü şeref kıskançlıkla orantılıdır. Ebû Cafer (Radıyallahu Anh) den rivayete göre Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz:
“Ben gayyûrum. İbrahim (Aleyhisselam) da gayyûr idi. Gayyûr olmayan yani karısını kıskanmayan bir kimsenin şüphe yok ki, kalbi hastadır.”( İbn-i Ebi Şeybe, Nikah: 270, No: 7, 3/467) buyurdu. Bu hususta en iffetli yol, kadının yanına erkeğin girmemesi, kadının da erkek cemaatine çıkmamasıdır. Başka bir ifade ile Haremlik-Selâmlık kuralına uymaktır. Müslümanlığımız da bunu gerektirir.
UYANIK MÜSLÜMAN OLALIM!
İnşallah bu konu anlaşılmıştır. Haremlik Selamlık uygulamasının aslı Peygamberimize dayanmaktadır ve kadının tesettürlü, erkeğin kör olması bile beraber bir mecliste oturmalarını caiz kılmamaktadır.
Faruk Beşer Hocaya da bu yazısını sitesinden kaldırmasını ve düzeltme mahiyetinde bir metin koymasını tavsiye ediyoruz. Allah’u Teala muhafaza buyursun Müslümanların zihninde oluşacak bir bulantının vebalini ahirette çekmek zor olacaktır.
www.ihvanlar.net