Müslüman bir kadın, Hıristiyan erkekle evlenemez
Müslüman bir erkeğin ehli kitap yani Yahudi ve Hıristiyan kadınla evlenmesi helâldir. Fakat Müslüman bir erkek, ehli kitap olmayan bir gayrimüslim ile mesela bir Budist veya ateist (tanrı/ilah tanımaz) ile evlenemez.
Müslüman bir kadının ise, ister müşrik olsun, isterse ehli kitaptan olsun gayrimüslim bir erkekle evlenmesi caiz değildir.
Ayeti Kerimelere geçmeden önce şunu beyan etmek isteriz ki; Hıristiyan bir adamın “Ben Hazreti muhammedin peygamberliğini kabul ediyorum” veya “o da hak bir peygamberdir, Kur’an gerçek bir kitaptır” demesi yetmez, hıristiyanlık, yahudilik ve batıl inançlarından tamamen sıyrılması gerekmektedir. Diyalogcuların bu konudaki oyunlarına dikkat edilmelidir. Çift dinlilik gibi zırvalara fırsat verilmemelidir.
Konu ile ilgili ayeti kerimeler şunlardır:
“İman etmedikleri müddetçe, müşrike (ALLAH’a ortak koşan) kadınlarla evlenmeyin. Mümin olan bir cariye, müşrike kadından -bu kadın hoşunuza gitse bile- daha hayırlıdır. Mümin kadınları da, iman etmedikleri müddetçe müşrik (ALLAH’a ortak koşan) erkeklerle evlendirmeyin. Mümin bir köle, müşrik bir erkekten, bu erkek hoşunuza gitse bile, elbette hayırlıdır. Onlar, sizi cehenneme çağırırlar. ALLAH ise kendi iradesiyle cennete ve mağfirete çağırır ve insanlara ayetlerini iyice açıklar ki, düşünüp ibret alsınlar.”1
Eğer; Ayet-i kerimede “Müşrik-Müşrike” lafzı geçmekte, “gayrimüslim” lafzı geçmemektedir, diye bir itirazda bulunulacak olursa, bilinmelidir ki: “Müşrik-Müşrike” Kur’an-ı Kerim’de iki manada kullanılmaktadır. Biri zahiri (açık), diğeri hakikidir. Zahiri müşrik: Açıktan açığa ALLAH’a şirk (ortak) koşan, birden fazla ilaha inanan kimsedir. Bu manaca Ehl-i kitab’a (Yahudi-Hıristiyan) müşrik denmez.
Hakiki müşrik de: Hakikaten tevhid (ALLAH’ın birliği) inancını ve İslam dinini inkâr edenler, yani mümin olmayan gayrimüslimlerdir. Bu manaca Ehl-i kitap olan Yahudi ve Hıristiyanlar da müşriktirler. Zira bunlar görünüşte tevhid inancını iddia etmelerine rağmen hakikatte ALLAH’a çocuk isnat ederler. Hıristiyanlar teslis inancına sahiptirler ve İsa ALLAH’ın oğludur derler. Yahudiler de Üzeyr ALLAH’ın oğludur demişlerdir. Bu sebeple her iki din mensupları görünüşte müşrik değilseler de hakikatte müşriktirler. Bunun için genel anlamda müşrik denildiği ve bilhassa iman mukabilinde zikredildiği zaman genel anlamda kullanılır ve umumiyetle bütün kâfirleri içine alır.2
İslam’a göre insanın değeri imanına bağlıdır. ALLAH katında köle ve cariye bile olsa imanlı kimse daha üstündür ve daha temizdir. Onun için bir müslümanın dinsiz ve gayrimüslimlerle evlenmesi kesin olarak haram kılınmıştır. Müslüman erkeklerin Yahudi ve Hıristiyan kadınlarla evlenme yasağı ise; daha sonra nazil olan Maide Suresi: 5. Ayet-i kerimesi ile nesh edilmiş (kaldırılmış)tır.
“Bugün size temiz ve iyi şeyler helal kılınmıştır. Kendilerine kitap verilen (Yahudi, Hıristiyan) ların yiyeceği size helaldir, sizin yiyeceğiniz de onlara helaldir. Mümin kadınlardan iffetli olanlar ile daha önce kendilerine kitap verilenlerden iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz şartıyla, namuslu olmak, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helaldir. Kim (İslamî hükümlere) inanmayı kabul etmeyip kâfir olursa, onun ameli boşa gitmiştir. O, ahirette de ziyana uğrayanlardandır.”
“Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman, onları imtihan edin. ALLAH onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz de onların mümine (inanmış) kadınlar olduklarını öğrenirseniz, onları kafirlere geri göndermeyin. Bunlar onlara helal değildir. Onlar da bunlara helal olmazlar. Onların (kocalarının) sarf ettiklerini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadınları nikahınızda tutmayın, sarf ettiğinizi isteyin. Onlar da sarf ettiklerini istesinler. İşte size ALLAH’ın hükmü! Aranızda O hükmeder. ALLAH her şeyi hakkıyla bilendir, hikmet sahibidir.”3
Hudeybiye antlaşmasıyla ortaya çıkan durumu tanzim eden bu ayet-i kerimeye göre müslümanlara sığınan mümin kadınlar kâfirlere iade edilmeyecek, kendilerine ayette belirtilen esaslar uygulanacaktır. Çünkü Hudeybiye antlaşmasına göre kâfirlerden gelen müminler onlara iade edilecekti. Ayet-i kerime, iade edilecek olanların sadece mümin erkekler olduğunu mümin kadınların kâfirlerin nikahında kalamayacakları için antlaşma kapsamına giremeyeceklerini açıklamaktadır.
Konuyla ilgili hadis-i şerifler ise şunlardır:
Cabir b. Abdullah (R.A)den rivayete göre Resûlullah (S.A.V):
Biz ehl-i kitabın kadınları ile evlenebiliriz. Onlar ise bizim (müslümanların) hanımları ile evlenemezler, buyurdu.4
Zeyd b. Vehb’in rivayetine göre Hz. Ömer (R.A): Müslüman bir erkek, hıristiyan bir kadınla evlenebilir. Hıristiyan bir erkek ise, müslüman bir kadınla nikâhlanamaz, diye emirname yazdırdı.5
Katade (R.A) şöyle demiştir: ALLAH bize iki sınıf iffetli kadın(la nikahlanmay)ı helal kılmıştır: Müslüman olan iffetli kadın ve ehl-i kitap (yahudi-hıristiyan) olan iffetli kadın. Bizim kadınlarımız onlara (ehl-i kitaba) haramdır (evlenemezler). Onların kadınları ise bize helaldir.6
dipnot
(1) Bakara Suresi: 221
(2) Bak. Elmalı’lı M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, 2/770
(3) Mümtehine Suresi: 10
(4) Taberi,Tefsir, 2/390, Bakara Sûresi:221, No: 4227; İbn-i Kesir, Tefsir, 1/376, Bakara Sûresi:221;el-Azîmâbâdî, Avnu’l-Mabud, 8/9, No:2814
(5) Abdürrezzak, Musannef, No:10058, 6/78; Taberi,Tefsir, 2/390, Bakara Sûresi:221, No: 4225; İbn-i Kesir, Tefsir, 1/376, Bakara Sûresi:221; el-Azîmâbâdî, Avnu’l-Mabud, 8/9, No:2814
(6) el-Azîmâbâdî, Avnu’l-Mabud; 8/9, No:2814
Mahmet Talu