İSTİKAMET ÜZERE OLMANIN FAZİLETİ
KONU: İSTİKAMET ÜZERE OLMANIN FAZİLETİ
Bugün ikindiden sonra aşrı şerif olarak burası okundu.
Fussilet suresi, sayfa 481, ayet:30’dan 33’e kadar ayeti kerimeler okundu.
Aşrı şerif okunduğu vakit Efendi babam (kuddise sirrahu) sorardı: ‘’Nereden okudunuz.’’ Okuyan da ‘’şuradan okudum’’ der, okuduğu yeri söylerdi. Efendi babam tekrar sorardı: ‘’neden oradan okudun da başka yerden okumadın?’’ Bu sual karşısında hafız efendi şaşırır biraz düşündükten sonra derdi ki:’’Allahu Teala orayı hatırıma getirdi.’’ Efendi babam da ‘’işte ben de o cevabı istiyordum’’ derdi.
Cenab-ı Hak bu mubarek saatte bu mübarek mekanda kullarını topladı, bu ayetleri dinletmeyi sevdi onun için bu ayetleri okuttu.
Fussilet suresi 30:
‘’Şüphe yok o kimseler ki Rabbimiz Allah’dır dediler, sonra da istikamette bulundular, onların üzerlerine melekler ineceklerdir. Korkmayın ve mahzun olmayın ve size vaad olunmuş olan cennet ile müjdelenin, diyeceklerdir.’’
Rabbimiz Allah’tır demek, emirlerini kabul ediyoruz yasaklarından kaçıyoruz demektir. Böyle yapınca, melekler bu kişi ölünce inerler ve derler ki: Korkma biz sana arkadaş geldik. Arkada bıraktığım çocuklarım ne olacak diye mahzun olma.
Bu haberleri bize Cenab-ı Hak buyuruyor. Melekleri bilen de odur gören de odur. Biz de meleklerin varlığına Mevla’nın emriyle inandık.
Bunlar ne büyük müjde. Ya Rabbi bizi böyle müjdelerle al. Fazlı kereminle bizi bu müjdelere nail olanlardan eyle!
Fussilet suresi ayet:31
‘’(Ve melekler şöyle diyecektir) Bu dünya hayatında da ve ahirette de sizin dostlarınızız ve sizin için orada nefislerinizin hoşlandığı her şey vardır ve sizin için orada ne isterseniz vardır.’’
Yani melekler diyorlar ki nefeslerin bitinceye kadar sizinleyiz. Ahirette de sizinle beraberiz. Allahu Teala, bizi, size gönderdi.
Böyle kullardan olmak için ne yapmak lazım? Rabbimiz Allah dedikten sonra o sözün gereğince yaşamak lazım.
Fussilet suresi, ayet 32:
‘’Çok mağfiret eden, çok merhametli olandan –Allah tarafından- bir ziyafet olmak üzere.’’
Ah ne olaydı şu nefse uymasaydık da şeytanın şerrinden halas olsaydık. Bu nefis şeytan durmaz. Bir beyitte deniliyor ki:
‘’Nefsinden kurtar, sakın o nefsin gailelerine (evhamlarına, vesveselerine) emin olma, muhakkak ki nefis yetmiş şeytandan daha habistir, daha şerlidir.’’
Nefis insanın beden kısmındadır. Ya Rabbi sen her şeye kadirsin, bizi ana ve babamızdan daha çok kayırırsın ve kayırmak ta elinden gelir. Sen bizi kayır.
Fussilet suresi ayet, 33:
‘’Ve daha güzel sözlü kim vardır, Allah’a davet eden ve Salih amelde bulunan ve şüphe yok ki, ben Müslümancım diyen kimseden?’’
Allahu Teala kullarına, ana ve babasından daha çok acıyor. Cenab-ı Hak istemez ki kulları yansın eziyet çeksin, ama kanunlarını kabul etmek şartı ile yanmalarını istemez. Mevla Teala isterse bütün kullarına kanunlarını kabul ettirir lakin bize irade-i cüziye ve kudret verdi. Bu derecelere nail olmak için irade-i cüziyyeyi ve kudreti Allah’ın razı olduğu yerlere sarfetmek lazım.
Bu günkü tv, gazeteler, mecmualar kulları sağır etmiş. Bu ayetlerin manalarını nereden duysunlar, çok zor mesele. Ama yine de ümidi kesmeyip Allah’a yalvaracağız.
‘’Söz bakımından kulları Allah’a davet eden kimseden daha güzel sözlü var mıdır?’’
Hocalarımız bize davetiyeyi ulaştırmasaydı ne yapabilirdik. Allahu Teala hocalarımıza ve bize bir harf okutanlara rahmet etsin. Onları tarafımızdan memnun etsin.
Et ve kemik olarak anadan doğdun, ne ana bilirdin, ne baba bilirdin, ne Allah’ı, ne Resulullah’ı, ne yerleri, ne gökleri ne de ahireti bilirdin. Öylece anandan doğdun.
Eğer anamızdan doğduğumuz gibi kalırsak bize bir şey öğretmezlerse vay halimize. Eğer öğretirler de yapmazsak gene vay halimize. Şakası yok bu dünya değişecek. Evler, koltuklar, sandalyeler, yüzükler, bilezikler vs. hepsi burada kalacak. Hiç şüphe yok. Bir buğday tanesi bile seninle gelmeyecek. Ancak Allah’a davet edildiğimiz zaman o daveti kabul etmek ve Allah’ın emrettiği yoldan gitmek ahiretimizi temin ediyor.
Şeriat cennettir. Cennette altından köşkler ağaçlar süsler, zinetler, ipek kumaşlar, elbiseler, yüzük ve bilezikler vs. vardır. Cennet böyledir. Böyle bir cenneti kazanmak Allah’ın davetine icabet etmekle olur.
Elhamdülillah Allahu Teala sizi ilimden haberdar etti. Tefsirler, Türkçeleşti, insan bunlara çalışırsa yarı yolda kalmaz.
Kullara ‘La ilahe illallah’ öğretmek, Allah’a davet etmek demektir. Kulları namaz kılmaya, oruç tutmaya, zekât vermeye, hacca gitmeye davet etmek, Allah’a davet etmektir.
Şeriatın her şeyi, cennetin her şeyidir. Mesela dünyada:
‘’Sübhanallahi velhamdülillahi ve lahavle ve lakuvvete illa billahilaliyyil azim.’’ Tesbihini söylemekle cennete ağaç oluyor. Bu şeriatta, harf ve savt suretinde bir satır ibaredir. ‘Sübhanallah’ derken sin, be, ha, elif, nun harfleri ve sonunda Allah ismi şerifi ile ses olarak ağzımızdan çıkıyor. Manası ise: Cenab-ı hakkı noksan sıfatlardan tenzih etmektir.
Bu tesbih dünyada okumak suretinde ahirette ise ağaçtır. Bu tesbih cennette ağaç olur mu dersiniz?
Resulullah efendimiz bir defasında ashabına buyurdu ki: ‘’Cennetlerinize ağaç dikin. Nasıl dikelim Ya Resulallah? Efendimiz de: ‘’Sübhanallahi velhamdülillahi vela havle vela kuvvete illa billa hilaliyyil azim.’demekle buyurdu. Bu tesbihi bir defa okuduğun vakit Mevla Teala meleklerine emrediyor: ‘’O tesbihi okuyan kişinin cennetine bir ağaç dikin. Bir daha deyince melekler bir daha dikiyor. Ne kadar çok dersen o kadar çok ağaç dikiliyor.
Cennetin köşklerini kazanmak ise namaz kılmak için camiye gidip gelmekle oluyor.
Resulullah Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Selem) buyuruyor ki:
‘’Herkim mescide gider gelirse her gittiğinde yahut döndüğünde Allahu Teala ona cennette ziyafet köşkünü hazırlar.’’
Namaza gitmek ve namaz kılmak, cennetin köşkleridir. Namaz dünyada eğilip kalkmak gibi gözüküyor cennette ise köşk oluyor.
Allahu Teala Hac suresi sayfa 335 ayet 23’de buyuruyor ki:
‘’Şüphe yok ki, Allahu Teala iman edip ve Salih amel işleyenleri köşkleri ve ağaçları altından ırmaklar akan cennetlere girdireceklerdir. Orada altından bilezikler ile ve inci ile süslendirileceklerdir. Ve orada libasları ipektir.’’
İman ve ameli Salih nedir? Cennetin köşkleri, ırmakları, ipek elbiseleri, altından bilezikler, yüzükleridir.
Hülasa: iman ve ameli Salih cennettir. Her kim ibadettedir, doğrudan cennettedir. Her kim isyandadır doğrudan doğruya cehennemdedir. İbadet cennetin köşkleri oluyor. Küfür, isyan, masiyet ise, ateş, cehennem oluyor.
Hangisini seçersen seç, yarın ahirette onu bulacaksın. İstediğin kadar dünyada mermerden köşkün olsun son nefes bitti mi o senden sen ondan ayrılacaksın. Ama ibadetten hasıl olan köşkler, elbiseler, bilezikler, süsler bizimle gelecek.
Bu ayeti kerime bize ibadetlerin ne kazandırdığını ne kadar güzel açıkladı. Yani her kim imandadır, ameli salihdedir o cennettedir. Bu ölmeden evvel görülmediği için bilinmiyor. Ama Resulullah’ın hadisi şerifleri vasıtasıyla açıklıyor.
Resulullah Efendimizin buyurduğu uzun bir hadisi şerifin bir parçasını size söyleyeyim. Bir defa sahabelerle otururken sordu:”Bu gece sizden rüya gören var mı?’’ onlarda yok dediler. Resulullah ben gördüm dedi.
‘’Ben bu gece bir rüya gördüm. İki kişi gelip elimden tuttu beni Mescidi Aksa tarafına getirdiler. Bir adama uğradık arka üstü yatıyor. Başında bir melek bir taş vuruyor başı eziliyor. Taş yuvarlanıyor. O melek gidip onu alıyor. Gelinceye kadar başı düzeliyor. Gene vuruyor başı eziliyor. Bu azap kıyamet kopuncaya kadar devam edecek. Neden? Namaz kılmaktan ağırlanırdı.’’ Namazdan ağırlananın cezası bu. O gece çok şeyler gördü ben bir parçasını söyledim size vakit olmadığı için. Siz devamını kitplar okuyup ibret alın.
Namazı seve seve kılalım. Nefsi emmare nasıl kılacağım bu nama kılınır mı her vakit der. İşte böyle diyen nefisn, kafasına taş vuruluyor. Bunlar ne mübarek haberler.
Ya Rabbi! Bizi Müslüman nadan, babadan yarattın sana şükürler olsun. Kul kusursuz Allah da afsız olmaz.
Ya rabbi sen bizi af eyle!
Az müjdeler duymadınız. Bizi bu müjdelerden ayırma. Bu müjde adamlarıyla eyle. Hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Ezan okundu müsaade isteyim sizden…
www.ismailaga.info