İslam’da Kadınlarla tokalaşmanın hükmü nedir?

  Mehmet Talu Hoca kadınlarla tokalaşma meselesine verdiği cevapla şeytanın girebileceği bütün kapıları kapattı: “Başkalarının gönlünü kırmaktan, yanlış düşünmelerinden çekiniyoruz. Ya peki, Rabbimizin razı olmadığı bir şeyi yapmaktan çekinmeyecek miyiz?”

Soru
Bir erkek ya da bayanın tokalaşmasının hükmü nedir? Bir erkek, bayana hoş geldiniz derken tokalaşsa günah mıdır? Ben tokalaşmamaya dikkat ediyorum ama bazen mağazamıza yabancı turistler geliyor. El uzattıkları zaman istemeden tokalaşıyorum. Çünkü elimi çeksem yanlış anlarlar ve ben de yabancı dil bilmediğimden anlatamadığım için tokalaşıyorum. Bu uygun mudur?

Cevap
Bismillahirrahmanirrahim

   Bir kimse kendisine namahrem olan yani nikâh düşen kimselerle tokalaşamaz.

   Mahrem olmayan kadına bakmak haram olduğuna göre, onlara do-kunmak veya tokalaşmak mutlaka haramdır. Hz.Peygamber (S.A.V.) Efendimize bi’at eden kadınlar dediler ki:

“Ey ALLAH’ın Resulü, biat ederken elimizi tutmadınız. Peygamber (S.A.V.) kadınların elini tutup tokalaşmam buyurdu.1

Hazret, Aişe (ra) biat ile ilgili şöyle buyuruyor: “ALLAH’a yemin ederim ki Resulüllah’ın eli bir kadının eline dokunmadı. Sadece sözle onlardan biat aldı.”

   Peygamber (S.A.V.) bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: “Sizden biriniz başına iğne ile dürtülmesi kendisi için helal olmayan bir kadına dokunmaktan daha hayırlıdır.”

İslam dini kadınla tokalaşmayı yasaklamakla kadını aşağılamamaktadır. Bilakis şerefini kurtarıyor. Kötü niyetli kimselerin şehvetle el uzatmasına engel oluyor.

   Hadislerdeki ölçü bu şekilde belirtilmektedir. Bundan dolayı gerek iş hayatında, gerekse ailevî münasebetlerde ve bazı merasimlerde erkeğin kendisine yabancı bir kadınla veya bir kadının yabancı bir erkekle tokalaşması hususunda bir ruhsat bulunmamaktadır. Ayrıca bu bir zaruret de değildir.

   Bir Müslüman, sosyal münasebetlerine zarar vermeden meşru daire içinde kalabilir, yaşayabilir. Hâlbuki en az, dini kendimize ve çevremize uymaya zorladığımız kadar bu faktörleri dinimize uymaya zorlasak, bir-çok problemin aşıldığını göreceğiz.

   Bir Müslüman olarak dini tüm esasları ile yaşamaya gayret etme bilincinde olarak tüm ilişkilerimizde helal-haram ölçüsüne son derece riayet etmeliyiz. Karşı tarafa bu davranışımızın inancımız gereği olduğunu nazikçe ifade etmeliyiz. Zaten bunu anlayışla karşılamak medeni olmanın bir gereğidir.

   Başkalarının gönlünü kırmaktan, yanlış düşünmelerinden çekiniyoruz. Ya peki, Rabbimizin razı olmadığı bir şeyi yapmaktan çekinmeyecek miyiz?

   Soruda belirttiğiniz dil bilmeme, derdinizi anlatamama mazeretiniz geçerli bir özür değildir ve olamaz da. Ticaret yaptığımız turistlerle alış-verişte ve diğer birçok konuda anlaşabiliyoruz da, inanç noktasında niye anlaşamıyoruz? Sonuçta onlar bir İslam ülkesine geldiklerini pekâlâ biliyorlar. Domuz eti ikramına “I am muslim” nasıl diyorsak, uzatılan ele de güler yüzle bu cevabı verebiliriz.

dipnot
(1) Neseî, Bîy’a: 18; İbni Mâce, Cihad: 43
(2) Buharî, Ahkâm, 49; İbni Mâce, Cihad: 43

www.ihvanlar.net

PAYLAŞ