Fatih’in medreseye verdiği önem
Fatih Sultan Mehmet Han, vezirleri ile bütçe müzakeresi yapıyordu. Medreseler tahsisatına Sultan’ın ayırdığı rakam hayli fazla idi. Maliye veziri, bu rakama muttali olunca, hayretle derin bir sükûta büründü. Vezirin bu tavrını farkeden feraset ve basiret sahibi Sultan Mehmed Han:
-Paşa! Bütçe meselesinde asıl konuşması gereken kimse maliye bakanı iken,acep siz niçin konuşmaz oldunuz? dedi.
Vezir halini belli etmek istemeyip:
-İstifade ediyorum sultanım.. dedi.
Fatih Sultan:
-Paşa! Galiba medreseler tahsisatı için ayırdığım mablağı fazla gördünüz.! diyerek onun düşüncesine vakıf olduğunu hissettirince vezir mecburen:
-Evet sultanım memleketin binbir derdi varken bunlardan biri olan ilim tahsiline gereğinden çok tahsisat ayırmışsınız!.. diyerek sukutunun sebebini izhar etti.
Bunun üzerine hem vezirini küstürmemek hem de mes’eleyi halletmek isteyen ferasetli Sultan Fatih, sakin ve ikna edici bir üslub ile şunları söyledi.
-Paşa! Her meslek fire verir. Bilhassa ilim mesleğinin firesi daha çoktur. Çünkü hazreti peygamber-Sallallahu aleyhi ve Sellem-:
”âlimler, peygamberlerin varisleridir” buyurmuşlardır.
Peygamber vekili olmak ise, öyle kolayca elde edilebilecek bir makam değildir. İşte bu bakımdan ilim mesleğinin firesi, diğerlerine göre fazla olur.
Diğer meslekleri şöyle düşünürüm. Kirli suya siyah kurşuni yahut kahverengi bir kumaş batırırım. Kuruduğunda da onu sarık diye sarabilirim. Çünkü rengi kir göstermez. Fakat bir beyaz tülbent öylemi? Onu değil kirli suya batırmak, üzerine sinek bile konsa fark edilir ki, ilim mesleği böyledir.
Paşa! Mademki medreselerimizden her yüz talebeden üç-beş tanede olsa, ahaliyi tenvir edecek ciddi insanlar yetişebiliyor, o halde onların hatırına fire sayabileceğimiz diğerlerini de bakıp gözetmeye razı olmalıyız…dedi.
Görüldüğü gibi Fatih Sultan Mehmed, Devlet-i Aliyye’nin sağlam temel harcını, ilmü irfana verdiği ehemmiyet ile atmaktaydı.
Hiç şüphesiz bu günkü zilletimiz İslam ilimlerine önem verilmeyişinden kaynaklanmaktadır.