ZÜBEYR BİN EL-AVVAM (RADIYALLAHU ANH)

CENNET İLEM ÜJDELENENLER-6
  Kureyş kabilesindendir. Baba tarafından nesebi, Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile Kusay’da birleşir. Annesi Ab­dulmuttalip’in kızı Safiyye’dir ki, o Rasûlullah’ın halasıdır. Eşi ise, Ebu Bekir (Radıyallahu Anh) in kızı ve Aişe’nin kız kar­deşi olan Zâtu’n-Natikayn (İki kuşaklı) lakaplı[107] Esma (Radıyallahu Anha) dır.

   Zübeyr (Radıyallahu Anh) 15 yaşı civarında İslâm’ı seçerek ilk 7 Müslümandan birisi oldu. Önce Habeşistan’a, sonra da Medine’ye hicret edenlerdendir. Cennet ile müjdelenen on kişiden[108] ve Ömer (Radıyallahu Anh) tarafından kendisin­den sonra halife seçilmesi için bıraktığı altı kişilik şûrâ heyetinden birisidir.[109]

   Zübeyr (Radıyallahu Anh) Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ın hicretini duyunca Habeş diyarından Medine’ye hicret etti ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile bütün savaşlara katıldı. Uhud’da müşrikler Müslümanlara galip gelip Mekke’ye yöneldiklerinde, Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sel­lem) onların tekrar Medine üzerine dönmelerinden endişe etmişti. Bu sebeple: “Düşmanın ardı sıra kim gidip onları takip eder?” buyurdu. Bunun üzerine önemli yaralar almalarına, yorgun ve mağlup olmalarına rağmen sahâbeden 70 kişi bu davete icabet etti ve geriye döndü. Hamrau’l-Esed mevkine ulaştıklarında Allah bu mücahitler sebebiyle müşriklerin kalplerine korku attı da Mekke’ye doğru gittiler. Bu hâdise üzerine: (Kendilerine yara isabet ettikten sonra yine Allah ve Rasûlü’nün davetine icabet edenler, onlardan iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir mükafat vardır.)[110] ayeti nazil oldu ki, bu 70 kişinin içinde Zübeyr bin Avvam (Radıyallahu Anh)  da vardı.[111]

   Beni Kureyza Yahudileri Hendek savaşında müşriklerin ayartmasıyla Müslümanlarla yaptıkları anlaşmayı bozmuşlardı. Bu haberi alan Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Bize Beni Kureyza’dan kim haber getirir?” diye sormuş, Zübeyr (Radıyallahu Anh): “Ben!” diyerek göreve talip olmuş, sorusunu üç sefer tekrarlayan Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ye her seferinde Zübeyr (Radıyallahu Anh) icabet etmiştir. Bunun üzerine Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sel­lem): “Her Nebi’ nin bir havârîsi (yardımcısı) vardır. Benim havârîm de Zübeyr’dir.” buyurmuştur.[112] İki yahut üç sefer Beni Kureyza’ ya gidip onlardan bilgi getiren Zübeyr (Ra­dıyallahu Anh) e Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) baba ve anasını bir arada zikretmiş: “Babam ve anam sana feda olsun!” buyurarak[113] onu taltif etmiştir.

   Yermuk Vak’ası gününde sahâbîler Zübeyr (Radıyallahu Anh) e hitaben: “Ya Zübeyr! Rumlara şiddetli bir saldırı yapsan da biz de seninle beraber saldırsak!” dediler. Zübeyr (Radıyallahu Anh) Rumların üzerine amansız hamleler yaptı. (Bir rivayete göre Rum ordusunu baştan sona iki kez yarmıştı.) Rumlar bu hamleler sırasında Zübeyr (Radıyallahu Anh) in omuz köküne iki darbe vurdular. Bu iki geniş yaranın arasında Bedir harbinde yediği bir darbenin çukurluğu da vardı ki, oğlu Urve: “Ben çocukken bu üç darbenin yerlerine parmaklarımı sokar oynardım.” demiştir.[114] Zübeyr (Radıyallahu Anh) muharebelerde aldığı yaralar hakkında: “Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte (katıldığım savaşlarda) yara almamış hiçbir uzvum yoktur.” demiş­tir. Hatta bu yaralanma erkeklik uzvuna kadar varmıştır.[115]

   Zübeyr (Radıyallahu Anh) i sahâbîler de sevip takdir ederler ve faziletini ikrar ederlerdi. Hicrî 31 senesinde Osman (Radıyallahu Anh) a salgın halinde olan ruaf hastalığı[116] isabet etti ve onu haccetmekten menetti. Bunun üzerine ölüm endişesi ile vasiyet etmeye başlayınca Osman (Radıyallahu Anh) ı ziyarete gelen Kureyşliler yerine bir halife tayin etmesini istediler. Osman (Radıyallahu Anh) halife olarak Zübeyr (Radıyallahu Anh) in istendiğini öğrenince de memnun olmuş ve şöyle demişti: “Dikkat edin! Nefsim elinde olana (Allah’a) yemin ederim ki şüphesiz Zübeyr, benim faziletli olduğunu bildiğim kimselerin en hayırlısıdır. Ve yine şüphesiz ki o, Rasûlullah’a onların en sevgili olanıdır. Allah’a yemin ederim ki sizler de, Zübeyr’in en hayırlınız olduğunu bilmektesiniz.”[117]

   Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) den 38 hadis rivayet eden[118] Zübeyr (Radıyallahu Anh) onun vefatından sonra Ebu Bekir (Radıyallahu Anh) ile arkadaşlık etmişti. Zaten onun kızı Esma (Radıyallahu Anha) ile evli olması sebebiyle damadıydı. Abdullah bin Zübeyr bu evlilikten dünyaya gelmiş ve hicretten sonra Müslümanların doğan ilk çocuğu olmuştur.[119]

   Zübeyr (Radıyallahu Anh) cihat için Müslümanlarla Şam’a gitmiş, Osman (Radıyallahu Anh) asiler tarafından kuşatılınca onu asilere karşı savunmuş, Ali (Radıyallahu Anh) döneminde de Aişe (Radıyallahu Anha) nin safında olmak üzere Cemel Vak’ası’na katılmıştı. Ancak Ali (Radıyallahu Anh) ona bazı şeyleri hatırlatınca savaştan çekilmişti. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ın şehitlikle sıfatladığı[120] bu başarılı tacir, servetinin çokluğuna rağmen bunları İslâm için harcaması sebebiyle vefat ettiğinde borçluydu.

   Hayatı Talha bin Ubeydullah (Radıyallahu Anh) a çok benzediği gibi cesaret ve cömertlik gibi birçok ahlâkı da, hatta ebedî hayata intikali de benziyordu. O da, Talha gibi hicrî 36. yılda Cemel günü savaştan çekildiği esnada Amr bin Cürmüz isimli nasipsiz tarafından dönüş yolu üzerinde Sibaa (Canavarlar) Vadisi’nde haince şehit edilmiş ve o vadiye defnedilmiştir.[121]

   Zübeyr (Radıyallahu Anh)  in kafası katiliyle beraber getirildiğinde Ali (Radıyal­la­hu Anh)  sözcüsüne: “İbni Safiyye (Zübeyr) nin katilini ateşle müjdele! Ben Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ın: ‘Her Nebi’nin bir havârîsi vardır. Benim havârîm de Zübeyr’dir.’ buyurduğunu işittim.” dedi.[122]

Allah ondan razı olsun ve bizi kendisine komşu kılsın.

PAYLAŞ