TALHA BİN UBEYDULLAH (RADIYALLAHU ANH)

CENNET İLE MÜJDELENENLER-5
   Nesebi Ubeydullah bin Osman bin Amr’dır. Kureyş’in Teymî kabilesindendir. Nesebi altıncı atasında Mürre bin Ka’b’da Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birleşir. Ebu Bekir (Radıyallahu Anh) in delaletiyle Müslüman olanların dördüncüsü olarak İslâmiyetin ilk günlerinden itibaren o mübarek kafiledeki yerini aldı. Kavminin ileri gelenlerinden olması, kendisinden Kureyş’in işkencelerini bertaraf etmedi. ‘Kureyş Aslanı’ lakaplı Nevfel bin Huveylid, Talha ve Ebu Bekir (Radıyallahu Anhuma) i önce ayrı ayrı, daha sonra da birbirlerine bağladı. Bundan dolayı bu iki yüce sahâbîye ‘bitişikler’ adı verilmiştir.

   Müslüman oldu diye oğluna eziyet eden annesi Saba binti el-Hadramî, daha sonra İslâmiyeti kabul ederek hicret şerefine mazhar olmuştur. Talha da hicret etmiş ve şair Ka’b b. Malik ile kardeş yapılmıştır.[94]

   Talha (Radıyallahu Anh) zengin bir tacirdi. Gerek kendi ak­rabalarına ve gerekse ihtiyaç sahibi Müslümanlara çokça yardımda bulunur, elinde bir şey kalmayıncaya kadar tüm servetini dağıttığı olurdu. Bu özelliklerinden dolayı Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona ‘Talhatü’l-Hayr’,‘Talhatü’l-Feyyaz’ ve ‘Talhatü’l-Cüd (cömertlik)’ lakaplarını takmıştı.[95]

   Talha (Radıyallahu Anh) Aşere-i Mübeşşere’dendir. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) daha kendileri yaşarken Ebu Bekir, Ömer bin el-Hattab, Osman bin Affan, Ali bin Ebi Talib, Talha bin Ubeydullah, Zübeyr bin Avvam, Sa’d bin Ebi Vakkas, Abdurrahman bin Avf, Ebu Ubeyde bin el-Cerrah ve Said bin Zeyd (Radıyallahu Anhum) in cennetlik olduğunu bildirmiştir.[96]

   Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha, Zübeyr ve Sa’d ile beraber Hira Dağı üzerinde bulunuyorken dağ sallandı. Bunun üzerine Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): “Ey Hira, sakin ol! Senin üzerinde Nebi, sıddîk ve şehitten başkası yok.” buyurmuştur.[97]

   Talha bin Ubeydullah (Radıyallahu Anh) İslâm’ın ilk gazvesi Bedir’e, Said bin Zeyd ile beraber Şam istikametinde görevli olduğundan katılamamış, ancak bundan sonraki tüm savaşlarda bulunmuştur. Özellikle Uhud savaşındaki yararlılığı ve fedakarlığı onun cesaret ve fedakarlığının bir vesikası­dır. Bu savaşta bozguna uğrayan İslâm ordusunun hilafına Rasûlullah’ın yanından ayrılmamış, onu bizzat kendi vücudu­nu siper yaparak korumuş ve üzerine çullanan müşriklerden kurtarmıştır. Bu muhafızlığı esnasında Talha’ nın eli sakatlanarak çolak kalmıştır.[98] Bir rivayete göre vücudunda 70 civarında ok, mızrak ve kılıç darbesi vardı. Uhud savaşından söz edildiğinde Ebu Bekir (Radıyallahu Anh): “O, tamamıyla Talha’nın günüydü.”[99] derdi.

   Rasûlullah (Sallallahu Aley­hi ve Sellem) bu savaşta: “Talha (cenneti) vacip kıldI” buyurmuştur.[100] Yine onun için: “Her kim yeryüzünde yürüyen bir şehide bakmaktan haz duyarsa Talha’ya baksın.” buyurmuş[101] ve Ahzâb sûresi 23. ayetteki ‘ahdini yerine getirenler’in kim olduğu sorusuna: “Talha bin Ubeydullah onlardandır.” buyurarak[102] onu taltif etmiştir.

   Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tan 38 hadis rivayet eden[103] Talha (Radıyallahu Anh), onun vefatından sonra Ebu Bekir (Radıyallahu Anh) in emrinde malı ve canı ile önce dinden dönenlerle, sonra İranlılar ve Rumlarla savaştı.
   Ömer (Radıyallahu Anh) ile de İslâm ordusunda mücahede etti. Ömer (Radıyallahu Anh), vefatı anında yeni halifeyi seçmek için cennet ile müjdelenen 6 kişiden oluşan bir şûrâ oluşturmuştu ki, bu şûrânın içinde Talha (Radıyallahu Anh) da bulunuyordu.[104]
   Halife seçilen Osman (Radıyallahu Anh) ın hilafeti çalkantılarla geçmiş ve şehadetiyle neticelenmişti. Ali (Radıyallahu Anh) nin hilafetinde ise fitnecilerin oyunları tutmuş ve Müslümanlar bölünmüştü. Bu haldeyken hicretin 36.yılında Mervan bin Hakem tarafından atılan bir okla vurularak Nebi’nin haber verdiği şehadet mertebesine ulaştı. [105] Savaşı kazanan Ali (Radıyallahu Anh) Talha’ nın yanına geldi. Ölmüş olduğu halde onu oturttu. Bir yandan ağlayarak: “Keşke ben bundan yirmi yıl önce ölmüş olsaydım.” diye söyleniyor, bir yandan da Talha (Radıyallahu Anh) nın sakalındaki ve yüzündeki tozları siliyordu.[106] Cenaze namazını da bizzat kendisi kıldırmıştı.

Allah ondan razı olsun ve bizi kendisine komşu kılsın.

PAYLAŞ