Abdurrahman Harputi Hazretleri kimdir? Hayatı ve sözleri
ARKADAŞLARI ALAY ETTİ, O BÜYÜK VELİ OLDU
1756 tarihinde Sivrice ilçesine bağlı Çöke köyünde doğan Abdurrahman-ı Harputi Hazretleri Diyarbakır’da tahsili sırasında, bütün derslerden geri kalması üzerine, arkadaşları onunla alay ederlerdi.
Bu durumu hocası öğrenince, onun daha çok rencide olmaması için, yanına çağırarak;”Şimdiye kadar okudukların ve öğrendiğin bilgi sana kâfidir. Köylerde çok rahat imamlık yapabilirsin. Var git oralarda kısmetini ara.” dedi.
Bunun üzerine medrese tahsilini bırakarak şehirden ayrıldı. Yolda bir hanın önünden akmakta olan bir çayın kenarında oturup düşünürken, çayın içerisindeki taşların, suyun şiddetli akıntısından yusyuvarlak olduklarını ve pırıl pırıl parladıklarını gören genç Abdurrahman, üzüntü ve kırık bir kalb ile: ”Ya Rabbi! Beni sen yarattın. Bu dersleri anlayamamam da senin kudretinledir. Senin emrinde akan sular, şu taşları nasıl yusyuvarlak yapıyor ve parlatıyorsa, sen de benim zihnime kuvvet ihsan et de, rızana kavuşturacak ilim deryasından biraz nasib alayım.” diye Allahu Teala’ya yalvardı.
Daha sonra yorgunluğu sebebiyle uykuya daldı. Rüyasında, yanına nurani üç zat gelerek, yanlarında getirdikleri üç çuval darıyı Abdurrahman Molla’ya yedirdikten sonra kaybolup gittiler. Abdurrahman-ı Harputi uyanında, içinde bir ferahlık bir sevinç duydu ve zihninin açıldığını hissetti.
Abdurrahman-ı Harputi bu hadiseden sonra medreseye geri döndü. Arkadaşları onu aralarında görünce yine alay etmeye başladılar. Fakat bunlara hiç aldırış etmedi. Ders saatinde hocasının huzuruna çıkarak elini öptü ve müsaade isteyerek yerine oturdu.
Ders sırasında cevapsız kalan bazı sorulara Abdurrahman Harputi cevap verince cevap verince, hocası dâhil herkes hayret içerisinde kaldı. Hocasının da geçmiş derslere ait suallerini rahatlıkla cevaplandırdı. Aradan kısa bir zaman sonra yapılan imtihanda birincilik alınca, hocası ona icazet vererek İstanbul’a gönderdi.
Kürd Hoca unvanı ile de meşhur olan Abdurrahman-ı Harputi Hazretleri sonra Şam’a giderek Emeviyye Cami imamı Said Efendi’nin derslerinde bulundu. Ayrıca Nakşibendiyye yolunu Muhammed Sadik Erzincani’den öğrenerek icazet aldı.