Mason Abduh’u savunup Ehli Sünnetle uğraşan Hayrettin Karaman’a
Gündem futbol şikeleri, Ergenekon, özerklik iddiaları, terör gibi musibetlerle uğraşırken biz de Ehl-i sünnet inancına ve Ehli sünneti savunanlara pervasızca saldıranlara karşı mücadele etmekteyiz.
Bu mücadeleyi verenlerden biri de Arifan Dergisi yazarlarından Ali Eren Hocaefendi. Arifan Dergisi 2011 Temmuz sayısından bazı kısımlarını yayınlayacağımız yazıda, Hayrettin karaman’ın içine düştüğü buhranı yazan Ali eren, çok derin tesbitlerde bulunuyor. işte o yazı:
Dedelerimiz, “suç samur kürkünde olsa kimse üstüne almaz.” Demişler. Zamanımızdaki bazı sözüm ona hocalar da öyle. Hem suç işliyor hem de işledikleri suçu kabul etmiyorlar. Madem işledikleri suçun arkasında durmayacaklar, baştan yapmasalar ya. Olmaz! İlle de yapacaklar.
Bir de diretmeleri var: Onlar istediklerini yazıp istediklerini söyleyecekler ama kimse onları tenkit etmeyecek. Niçin? Çünkü onlar hata yapmazlar. Onlar ne söylerler ne yazarlarsa doğrudur. Öyle ya canım, yapsa yapsa eski alimler hata yapar. Bunlar ise “La yüz el amma yef al”dirler.
Hem yanlış yapıyorlar hem de sözlerinin arkasında dur(a)mıyorlar. Duramamak şöyle dursun, bir de kendilerini tenkit edenleri suçluyorlar.
İyi ama bir insan ortaya bir şey atarsa, itiraz edilince ya müdafaa eder veya hatasını kabul edip susar değil mi? Hayır! Bunlarda o yok. Bunlarda varsa yoksa kendilerini tenkit edenleri suçlamak ve hakaret etmek.
Değerli okuyucular! İşte buna katmerli hata derler.
CÜBBESİ SARIĞI KIYAFETİ DIŞA VURAN AKILSIZ, MÜNAFIK, CAHİL…
Buyurun huzurlarınızda Hayrettin Karaman.
5/5/2011 tarihli “iftira kampanyası” başlıklı yazısından anlaşıldığına göre, bayağı sıkıntı içinde… Sıkıntı haliyle bakın neler yazmış:
“Tarihte ve günümüzde müslümanlar en büyük zararı, kılığı, kıyafeti, cübbesi, sarığı, dışa vuran davranışları bakımından kendilerinden olan veya görünen, ama ya münafık, ya akılsız, ya cahil, ya ahlaksız insanlardan ve guruplardan gördüler.”
Kurnaz profesör “tarihte ve günümüzde” diye başlayıp “münafık, akılsız, cahil, ahlaksız” diye suçladığı insanları “kılığı, kıyafeti, sarığı, dışa vuran davranışları bakımından müslümanlardan olan veya görünen” kimseler olarak tarif ederken, onlarda “cübbe ve sarık” olduğunu söylüyor da “sakal”dan bahsetmiyor. Halbuki herkes biliyor ki, tarihte ve günümüzde cübbeli ve sarıklı olanlar aynı zamanda sakallıdırlar. Amama sayın profesör sakalı es geçiyor. Neden?
Çünkü kendisinin sakalı var…
KARAMAN’IN AFGANİ, TEYMİYYE VE ABDUHLU EHLİ SÜNNETİ
Yazının devamında Hayrettin Karaman’ın “Ehli sünnet” diyerek ehli sünneti savunanlara iftira etmesine cevap veren Ali Eren, Karaman’ın nasıl bir yanlış içinde olduğunu anlatıyor:
Peygamberimiz’den 8 asır sonraya kadar duyulup bilinmediği halde “evvel yoğidi iş bu rivayet yeni çıktı” kabilinden, temelini İbn-i Teymiyye’nin attığı ve M. Raşid Rıza, Abduh, Cemaleddin Afgani gibi masonlarla haşır neşir olan kimseler tarafından devam ettiregelen, ucube bir inanç sistemi tutturmuşsunuz, adına Ehl-i sünnet İslamı diyorsunuz.
Kimi, kimleri ve ne yüzle suçluyorsunuz Allah aşkına?
Abdüh, M. Reşid Rıza, Cemaleddin Afgani gibi kimselerin her biri diğerini hocası, talebesi değil mi? Ya birinin hocası ve diğerinin talebesi mason değil mi?
Bir de çıkmış kabul edilir sözmüş gibi,”Abduh, siyasi amaçlarına ulaşabilmek (Mısır’a istibdadı yıkmak, sömürgecileri ülkeden atmak) için faydalı olduğuna inanan üstadının ısrarı üzerine mason derneğine girmiş, ama sonra bununla ilgisini koparmış ve talebelerini de uyarmıştır. Reşid Rıza ise hayatı boyunca asla mason olmamış, tam aksine masonluk aleyhine dört kere fetva vermiştir.” Diyorsunuz.
Biri de çıkıp size şöyle bir soru sorarsa cevabınız ne olur:
“Sayın Hayrettin Bey! Masonluğun İslam dışı olduğu belli. Abdüh’ü masonluğundan dolayı suçlamadığınıza göre, faydalı gördüğünüz bazı neticelere ulaşmak için siz de mason olmayı düşünür müsünüz?”
Önceleri Abdüh ve Cemaleddin Afgani gibi kimselerin mason olmadıklarını savunuyorlardı. Bu kimselerin mason ayinlerinde, mason önlükleriyle fotoğrafları ortaya çıkıp basına intikal edince ve bunu da dünya âlem bilince, bu sefer de yukarıdaki gibi tevili izahlara başvurmaya başladılar.
Efendim şunun için mason oldu, bunun için mason oldu gibi…
Sayın profesör! Bu makule insanları Müslümanlara sevdirmeye çalışan sizler, mecburen kabul ettiğiniz bu gerçeği dile getirirken bile onlar hakkında “mason olmuştur” diyemiyorsunuz da “mason derneğine girmiş” diyorsunuz. Yani bir kelimeden bile medet umacak kadar aciz duruma düşüyorsunuz.
“Cübbeli, sarıklı” diye ona buna çamur atacağıza, “önü mason önlüklüleri” diye Abduhları kötüleseniz ya!
Siz ey Hayrettin karaman!
Hangi cesaret ve hangi düşünceyle ehl-i sünnet olmajdan bahsediyorsunuz?
MEZHEBLER ÇORBASI İÇİN KİTAP SADELEŞTİREN KARAMAN!
Mason Abduh’un talebesi M. Reşid Rıza, mezhebleri ortadan kaldırmak, mezheplerin birleştirilmesi yani mezhebler çorbası meydana getirilmesi için yazdığı “muhaveratü’l- muslih ve’l-Mukallid” isimli eserin “Mezahibin Telfiki ve İslamın Bir Noktaya Cem’i” adı ile tercüme edilip hayrettin karaman tarafından 1970’li yıllarda “İslamda Birlik ve Fıkıh Mezhebleri” adıyla sadeleştirilmesini hatırlatan Eren Hocaefendi çok manalı bir soru soruyor:
Sadeleştirmeyi kafi görmeyerek kitaba ayrıca notlar eklemediniz mi? Diyanet İşleri Başkanlığı, sizin “İslamda birlik ve Fıkıh Mezhepleri” adıyla sadeleştirdiğiniz bu kitabı, Ankara’da Türk Tarih Kurumu Basımevin’de 157 sayılı olarak 1974’te basmadı mı?
Bu kitap ilim çevrelerince büyük tepki gördüğünden satıştan kaldırılmadı mı?
Ali Eren Hoca’nın maskeleri indiren yazısının tamamını Arifan Dergisinden okuyabilir ve gerçekleri bu dergiden takip edebilirsiniz. Bizim mason Abduh’un talebelerine söyleyecek çok sözümüz var. Meydan boş değil Elhamdülillah. Sizlerin duaları ve destekleriyle bizler bu ipi göğüsledik, ehli sünnet inancımıza uzanan her türlü pis kokulu kirli eli tutmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Sizlerde bu çalışmayı yapan hocalarımızın makalelerini, video sohbetlerini dağıtarak, yayarak bu çalışmaya destek verebilirsiniz. Sevaplarda ortak oluruz inşallah…
www.ihvanlar.net