Mürşide ittibada ölçü nedir?

Mürşid dediğimiz velilik makamını kazanan Allah dostları, İslam tarihine yön veren tarikat önderleridir. İslam, onlarla kendini bidatlerden ayırır ve yaşantı noktasında kemale erer.

Hak tarikatların olmazsa olmazı, silsilesi Resulüllah Efendimiz’e ulaşan bir  şeyhidir. Mürşidi olmayanın mürşidi şeytandır. Dolayısıyla şeyhi olmayan bir yolun muhafaza edilmesi imkânsızdır.

O SENİ RESULÜLLAH’A ULAŞTIRIR
Mürşid, bizi ilk basamakta Resulüllah’a ulaştırmakla görevlidir. Cebrail Aleyhisselam’ın Peygamberimizi Allah’a ulaştırdığı gibi.

Müridin görevi ise şeyhine ittiba etmek (tabi olmak)tır. İttibanın en güzel yolu taklittir. Yani Mürşid-i kamilin hayatını izlemeye almak ve kendini ona göre şekillendirmek.
Çünkü o mürşit, Efendimizin sünnetini eksiksizce tatbik etmektedir. Giyinişiyle, oturuşuyla, konuşmasıyla, yatışıyla, abdestiyle, namazıyla, haramlardan kaçışıyla, helallere imtisaliyle Resulüllah Efendimiz’in aynası olur. Sen de onda Resulüllah Efendimiz’i görür gibi olursun.

MAKSAT İSLAMI YAŞAMAK
Biz Resulüllah Efendimizin hayatını tam manasıyla bilmeyebiliriz. O’na nasıl uyacağımız konusunda tereddütlerimiz olabilir. İşte bu noktada devreye Mürşid-i kamil girer.

O mürşidin verdiği görevler, emirler asla şeriata ve sünnete muhalif olmaz. O,  Allah’ın ve Resulünün razı olmadığı bir şeye asla rıza gösteremez.

Böyle bir mürşidin taklit edilmesi seni Resulüllah’a ulaştıracağı için bir gereklilik arz etmektedir. Çünkü o yaşayan bir örnek olmuştur. Bildiğiniz üzere “Hal (yaşayış) ile vaaz, kal (söylemek) ile vaazdan daha tesirlidir”

Zaten eğer bir Mürşid sünneti tatbik noktasında noksan ise,  Kendi heva ve hevesine uymuş ise ona ittiba etmek, peşinden gitmek cahilliktir.

İTTİBADA ÖLÇÜ NEDİR?
Müridlerin bulunduğu Hak yoldan istifade etmeleri o yolun önderliğini yapan mürşitlere ittiba etmesi, uyması, sözünü dinlemesi ile mümkün oluyorsa, şeyhine ittiba etmeyen bir mürit mahrum oluyorsa peki, mürşidin her hali taklit edilmeli midir? Veya Mürşidin her dediği yapılmalı mıdır? Bunda ölçü nedir?

İttibada dikkat edilecek bazı noktalar vardır. Bunlardan en önemlisi mürşidin özel halidir.

Özel halden kasıt; sağlık problemleri, yaş ilerlemesinden doğan neticeler, manevi hallerdir.

Şeyh Efendi sağlık nedeni ile belki oturarak namaz kılmak zorundadır. Sen şeyhe ittiba edeyim diyerek namazını oturarak kılamazsın.
“Efendi Hazretleri gözlük takmıyor, bende takmam” E kardeşim o zaman önünü nasıl göreceksin. Birisi her zaman senin elinden mi tutacak? Bu da olmaz.
Şeyhin giyindiği kumaştan giyinmek, onun tesbih taşı cinsinden tesbih kullanmak, arabası gibi araba almak… Bunlar sevginin eseri olan hal ve hareketlerdir ancak ittibaya girmez.
Ya da: “Efendi Hazretleri günlük hayatında hiç Arapça konuşmuyor, bende konuşmam” demek cahilliktir çünkü arpça eğer geliştirilmek isteniyorsa pratik yapılması şarttır. Pratik yapmak için de illa Suriye’ye gitmeye gerek yok. Kendi aramızda da yapabiliriz bunu.

Yani şeyh efendiye uymaktaki ölçü şeriat ve sünnet olmalıdır. Şeyhin nafile namazları kılıyor sende kıl, şeyhin az konuşuyor, konuştuğu zaman Hakkı konuşuyor boş konuşmuyor, sende boş konuşma. Şeyhin gıybet etmiyor sende etme. Şeyhin gece namazı kılıyor, sende kıl. Şeyhin na mahreme bakmıyor, sende bakma…. Gördüğünüz gibi mürşid hareketleriyle de Resulullah Efendimizin aynası oluyor.

İşte bu nedenle Mahmud Efendi Hazretleri “3 sünneti terk ettiğimi görürseniz bana uymayın” buyurmuştur.

Allah cümlemizi şeyhine olması gerektiği gibi ittiba edenlerden eylesin.

www.ihvanlar.net

PAYLAŞ