YAHUDİLERİN EN KORKUTUĞU ŞEY!

 

Arifan Dergisi’nin Nisan 2010 sayısının konuğu İbrahim Uslu Hocaefedi idi. İbrahim Hocamız Efendi Hazretleri ile 1950 li yıllardan beri beraber olan, İslamın ve müslümanların en sıkıntılı dönemlerini yaşayan ancak mücadeleyi bırakmayan Hak aşığı bir insan.
İrşad vazifelerine Denizli’de devam eden İbrahim Hoca, Arifan dergisine talebelik yıllarından Efendi Hazretleri ile yaşadığı ibret verici olaylara bir çok önemli ve özel konuları okuyucu ile paylaştı. Söyleşinin kapanış kısmında İbrahim Hoca, Yahudiler’in dünyada en çok korktuğu şeyi dünyanın iki farklı ucunda yaşadığı olay ile anlatıyor:

Libya lideri Kaddafi de ”Çeçenistan koskoca Rus devletini az bir güçle nasıl yendi?” diye araştırıp inceletiyor ve netice olarak bu başarıyı tasavvufa bağlıyorlar. Dolayısı ile askerin kuvve-i maneviyesini artıran bu tasavvufu, kendilerine anlatsın diye Evkaf Bakanlığı’nı vazifelendiriyor. Dünyanın birçok yerine davetiye gönderiyorlar. Düşünün orada 52 devletten temsilci vardı. Tabi Efendi Hazretlerine ve bu fakire de davetiye geldi. Efendi Hazretleri’nin meşguliyeti çok olduğu için gitmedi, kendisi yerine rahmetli Bayram Hoca’yı gönderdi. Onunla ikimiz gittik.

Oradaki toplantıda bir doktor söz alıp konuştu ve şöyle dedi:
”Yahudilerin en korkulu rüyası Müslümanlardır. Onların kitabında gördüm diyor ki:’Müslümanlardan hiç korkmayın! Ne zaman kadar? Camilerinde yatsı ve sabah namazlarındaki cemaat, ne zaman Cuma ve bayram namazlarındaki gibi dolarsa, işte o zaman korkun!”

Bu tespit çok önemlidir. Bakın yine bununla ilgili bir başka hatıramı anlatayım size.
Bizi Kanada’da ki Müslüman kardeşlerimiz davet etmişlerdi. Orda Montreal şehrindeki Davet Camii’nde sohbet ettiğimde, bu meseleyi anlattım. Sohbetten sonra oranın imamı Kamil Hoca Efendi: ”Hocam! Burada, bu anlattığınız meseleyi teyit eden bir olay yaşadık.” Dedi ve şu olayı anlattı:
Kanada Toronto şehrinde, bizim Türk gençlerinden bir tanesi iş için müracaat ediyor. İş için müracaat ettiği şirketin sahibi de Yahudi..
Neyse görüşmeler neticesinde işe alınıyor ama bizim genç diyor ki:”ben müslümanım namazımı kılarım, haftada bir gün de Cuma namazına giderim.” Yahudi iş adamı bu kardeşimizin şartını kabul ediyor, o da işe başlıyor. Neyse Cuma günü olunca namaza gidiyor, Cuma namazını kılıp geliyor. Yahudi işveren ona soruyor:
– Evladım, Cuma namazında cemaat ne kadardı?
– Elhamdülillah cami kapıya kadar cemaatle doluydu.
Aradan birkaç gün geçince Yahudi işveren tekrar soruyor:
– Sen sabah ve yatsı namazlarına cemiye gidiyor musun?
– Eğer iş yerinde mesaide olmazsam gitmeye çalışıyorum.
– Peki o zaman ne kadar cemaatiniz oluyor?
Kardeşimiz mahcubiyet içinde başını öne eğerek:
– Beş- altı kişi kadar ancak oluyor. Deyince Yahudi işveren elindeki anahtarları gösterip:
– Eğer sizin camileriniz, sabah ve yatsı namazlarında, Cuma ve bayram namazlarında dolduğu gibi dolsaydı, şu fabrikanın anahtarlarını siz Müslümanlara teslim ederdik. Diyor.

Görüyor musunuz? Libya’da dinlediğimiz bir meselenin aynısını, dünyanın bir ucundaki Yahudi de söylüyor.

İbrahim Hocamızın anlattığı hadiselerden de anlıyoruz ki; Yahudileri en çok korkutup tedirgin eden şey Müslümanların şuurlanması, uyanması, Resulullah’a itaat etmesi, birbirlerini sevmesi ve kenetlenmesidir.

Peki siz vakit namazlarınızı nerede kılıyorsunuz?
Büyük bir ihtimalle evde kılıyorsunuz… Biz böyle gevşek olduğumuz, yani hiçbir bahanemiz olmadığı halde cemaate katılmadığımız, şuurlanmadığımız, bilinçlenmediğimiz ve gayretlenmediğimiz müddetçe Yahudilerin korkmaları için bir sebep olmayacaktır.

Ayıp bize, yazık bize…

Hemen şimdi bir karar alalım ve özellikle sabah namazlarımızı camide cemaat ile beraber kılalım…
www.ismailaga.info

PAYLAŞ