Mehmet Okuyan bal içinde zehri de verdi

   Mehmet Okuyan’ın Başakşehir Belediyesine davet edildiğini, bu davetin ifsat amaçlı olduğunu ve Mehmet Okuyan’ın “Kur’an” ile nasıl aldattığını sizlere aktarmıştık.
BURADAN BAKABİLİRSİNİZ
   Uyarılarımız ciddiye alınmış olmalı ki, Mehmet Okuyan’ın konferansı boş kalmasın diye çevre ilçelerden otobüslerle adam taşındı ve salonun dolması sağlandı.
   Zaten hepsi kendi taraftarları. Önemli olan halkın zehirlenmemesiydi.

BAL İÇİNDE ZEHİR DE BÖYLE SUNULUYOR

    Yukarıda verdiğimiz linkte Kur’an ile aldatmaya sadece bir misal vermiş olduk. Bu konferansta da bal içinde zehir enjekte etmenin bir örneğini görüyoruz.
   Mehmet Okuyan konuşmasında ‘Kur’an’a taşınacaksınız ki Kur’an da sizi cennete taşısın, Kur’an-ı Kerimi canlıyken okuyalım vs.” gibi yaldızlı sözlerle dinleyenleri “Kur’an’a” çağırırken Kur’an-ı Kerim’e abdestsiz dokunulabileceğini söyledi.
   Bunun için de bahanesi “Kur’an-ı Kerimi anlamak”mış.. Sanki iki dakika abdest almak büyük bir zaman kaybı olacakmış da, abdest almak Kur’an-ı Kerime saygı göstermek ve hürmet etmek onu anlamaya engelmiş de…
   Şöyle diyor:
   “Abdestli Kur’ana dokunmak, haysiyetli bir davranıştır ama sırf Kur’an dokunmamayı abdestsizliğine kurban etme. Abdestin yoksa da dokun, ama anlamak için dokun. Abdestin yokken anlaya anlaya dokunarak, O’na abdestsiz dokunmamak gerektiğini de anlayacaksın ve bir daha abdestsiz dokunmayacaksın”
 1- Kur’an’ı Kerime abdestsiz dokunulmaz. BURADAN BAKABİLİRSİNİZ
2- Hiçbir zaman saygısızlık saygıya götürmez…
   Siz abdestsiz namaz kılın, kıla kıla abdestli namaz kılmayı da anlayacaksınız?
   Bunu iddia etmek ne kadar saçma ise Mehmet Okuyan’ın tavsiyesi de o kadar saçmadır. Kur’an okumak başlı başına bir ibadettir. Her harfine bir sevap vardır. “Kim Allah’ın kitabından bir harf okursa, onun için bir hasene vardır. Her hasenenin karşılığı ise on sevaptır. Ben Elif, Lam, Mim bir harftir demiyorum; fakat Elif bir harftir, Lam bir harftir ve Mim de bir harftir (diyorum).” (Tirmizî)

 KUR’AN’I HAYATA TAŞIMAK

   Mehmet Okuyan şöyle diyor: “Siz Kur’ana taşınacaksınız ki Kur’an da sizi cennete taşısın. Evlerdeki Kur’an-ı ellere alacaksınız. Ellerde ki Kur’an-ı gönüllere taşıyacaksınız.  Kalplerdeki Kur’an-ı hayatlarınıza taşıyacaksınız. Kur’anın indiriliş gayesi budur.”
   Tamam Kur’an-ı Kerimi hayatımıza taşıyalım, ama nasıl?
   O halde yine Kur’an’a bakalım. Ne buyuruyor Rabbimiz:
“Resule itaat edin (Al-i İmran 132), O bir şeye hükmederse sizin seçme hakkınız yoktur (Ahzab 36), O’na itaat eden gerçekte Allah’a itaat etmiş olur (Nisa 80), O ne verdiyse alın, neyi yasaklarsa kaçının (Haşr 7), O’nda güzel bir örnek vardır (Ahzab 21)
   Demek ki, Kur’an-ı Kerimi hayatına tatbik edebilmek için Peygambere itaat etmek zorundasın… Peygamberimizi hayatın kenarına, dinin dışına çıkarttığın zaman sap gibi ortada kalırsın.
   Şayet sen kendi aklını değil de Peygamberimizi ölçü almış olsaydın Kur’an-ı Kerime abdestsiz dokunulabileceğini de zırvalamazdın.. Olay bu kadar basittir…
    Dikkat edin, iki saat konuşurlar, kendileri anlatır, yorumlar, çarpıtırlar ama Peygamberimizin o konuyla alakalı tutum ve davranışına değinmezler. Dolayısıyla Kur’an-ı Kerimi kendileri ötelemiş, hayatlarından çıkartmış, hükmüne uymamış olurlar.
   Peygamberimizi devre dışı bırakıp endi yorumlarını din diye sunarlar.
   Her şeyi sorgulayın diyen bu zevatın takipçileri siz de bir zahmet sorgulayın da gerçeği görün…
www.ihvanlar.net

PAYLAŞ