Deccal Nereden Çıkacak

Ebu Bekiris Sıddık (Radıyellahu anhu) derki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bize haber verdiki Deccal doğu tarafından çıkacaktır. Oraya Horasan denir. Kavimler ona tabi olacaktır.                (Tirmizi)

Ebu Ümame el Bahili’den (Radıyellahu anhu) rivayet edildiki şöyle haber vermiştir. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) bize hitap etti. Ekseri hutbeleri Deccal hakkındaki sözleriydi. Bizi ondan sakındırırdı. Şu sözü de bundandır: “Yeryüzünde Adem’in (Aleyhisselam) neslini  Allah’ın yaratma sından bu yana Deccalin fitnesinden daha büyük bir fitne yoktur.
Allah’ın gönderdiği bütün peygamberler ümmetlerini Deccalden sakındırmışlardır. Ben, Peygamberlerin sonuncusuyum.

Sizler ümmetlerin sonuncususunuz. Deccal, çaresiz sizin içinizde çıkacaktır. 
Eğer ben sizin aranızda iken çıkarsa, herbir müslüman yerine ben, onunla davalaşırım. Eğer benden sonra çıkarsa herkes, kendi nefsini savunacaktır. Allah, her müslüman üzerine, benim vekilimdir. 
Muhakkak o, Şam ile Irak arasından çıkacak tır. Sağı solu ifsad eder. 
Ey Allahın kulları sabit kalın. Muhakkak ben size onun sıfatlarını vasfedeceğim ki benden evvel hiçbir peygamber onu böyle vasfetmemiştir. 
ـــــ O başladığı vakitte “Ben peygamberim” der. Halbuki benden sonra peygamber yoktur.
ـــــ İkinci olarak derki ‘Ben sizin rabbinizim’ Halbuki sizler ölmedikçe rabbinizi göremezsiniz. 
ـــــ Hemde onun gözü kördür. Halbuki rabbiniz kör değildir. 
ـــــ Onun iki gözü arasında ‘kafir’ yazılıdır. Yazıyı bilen veya bilmeyen herbir mümin onu okur. 
ـــــ  Onun beraberinde bir bahçe ve ateş olma sı da onun fitnesindendir. Onun ateşi bahçedir, bah çesi ateştir. Her kim onun ateşi ile imtihan edilirse Allah’tan imdad istesin ve Kehf suresinin evvelini okusun. Onun üzerine (ateşi) soğuk ve selametli olur. Nasıl ki İbrahimin üzerine ateş böyle olmuştu. 
ـــــ Bir bedeviye şöyle demeside onun fitnesindendir. ‘Şayet sana babanı ve anneni diriltirsem benim, senin rabbin olduğuma şahitlik edermisin?’ Bedevi evet der. İki şeytan annesi ve babası suretinde gelip derler ki ‘Ey evladım ona tabi ol. Muhakkak o senin rabbindir’ 
ـــــ Yine onun fitnesinden biride bir kişiye musallat olup onu öldürmesi ve testere ile onu ikiye yarmasıdır. Hatta iki parça halinde açılır. Sonra der ki ‘Şu kuluma bakın, muhakkak ben onu şimdi dirilteceğim. Sonra o zanneder ki benden başka rabbisi var’ Allahu Teala o kulu diriltir. Habis (Deccal) der ki ‘Rabbin kimdir?’
ــــ Rabbim Allahtır, sen Allahın düşmanısın, sen Deccalsın, Allaha yemin olsun ki bu günkü olduğum basiretten daha şiddetlisi üzere olmamış tım. 
Ebu Said der ki Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu. “Bu adam ümmetimin cennette derece bakımından en üstünüdür.”
ـــــ Onun fitnesinden biride gökyüzüne emr edip yağmur yağdırması, yere emredip bitki bitir mesidir. 
ـــــ Fitnesinden biride, bir beldeye uğrayıp onu yalanladıklarında, sağlam hiçbir yaylım hayva nı kalmayıp hepsinin helak olmasıdır. 
ـــــ Başka bir beldeye uğrayıp onu tasdik ettiklerinde gökyüzüne emrederek yağmur yağdırması, yeryüzüne emrederek bitki bitirmesidir, öyle ki o günde hayvanları olduklarından daha fazla semiz, en büyük halde olup memeleri bol sütle dolar. 
Yeryüzünde basmadık arazi bırakmaz, ancak Mekke ve Medine hariçtir. Kapılarından hiç birin den onlara giremez, ancak melekler onu keskin kılıçlarla karşılarlar, taki Medine’nin yakınında çorak kırmızı bir araziye iner. Medine, ahalisini üç kere şiddetli şekilde sallar. İçerde münafık erkek ve kadından kimse kalmayıp hepsi çıkar. Körük demirin pisliğini dışarı attığı gibi Medine, içinde bulunan habisleri dışarı atar. Bu güne halas (kurtuluş) günü denir. 
Ebu Akrenin kızı Ümmü Şerik derki ya Resulullah o günde araplar nerdedir.
Buyurdu ki “O gün araplar çok azdır. Toplulukları Beyti Makdis’dedir. (Kudüs) İmamla rı salih bir adamdır. 
Bir ara imamları (Mehdi) sabah namazı için öne geçince o anda Meryem oğlu İsa iner. İmam olan zat gerisingeri döner ki, İsa (Aleyhisselam) insanlara namaz kıldırsın. İsa elini onun iki omuzu arasına kor, sonra şöyle der “Öne geç ve namazı kıldır. Zira senin için kamet edilmiştir.” İmamları onlara namazı kıldırır. 
Namaz bitince İsa (Aleyhisselam) der ki “Kapıyı açın.” Kapı açılır, birde ötesinde Deccal ve beraberinde yetmiş bin yahudi hepsi kılıç ve kalkanla kuşanmş. 
Deccal, İsa’yı (Aleyhisselam)  görünce, su içinde tuz eridiği gibi erir ve korkarak kaçar. İsa (Aleyhisselam) derki “Muhakkak benim için sana vurmak vardır. Bu hususta beni geçemezsin.” Onu (Deccali) doğu tarafındaki Luddi kapısının yanında yakalayıp öldürür. 
Allahu Teala yahudileri hezimete uğratır. Allahın yarattığından hiçbir şey ile yahudiler örtünemezler ki Allahu Teala o şeyi konuştur masın.  Ne bir taş, ne bir  ağaç, ne bir duvar, ne bir hayvan. Ancak kargad ağacı müstesnadır. Zira bu ağaç onların ağacı olup yahudiyi haber vermez. Diğerleri konuşup “Ey Allahın kulu müslüman. Şu saklanan yahudidir, gel onu öldür.” (derler.)
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu “Deccalın günleri kırk senedir. Bir sene si, senenin yarısı gibidir. Bir senesi ay gibidir. Bir ayı Cuma gibidir. Diğer günleri kıvılcım gibidir. Öyle ki kişi şehrin kapısında sabahlar, akşama diğer kapısına ulaşamaz. 
Denildiki ya Resulullah o kısa günlerde nasıl kılarız. Buyurdu ki şu uzun günlerinizde taktir ettiğiniz gibi taktir edersiniz ve kılarsınız.                                         
                                            (İbni Mace)

PAYLAŞ