ENES BİN MALİK (RADIYALLAHU ANH) (2286)

  Babasının adı Malik olup İslâm’a girmeden müşrik olarak ölmüştür. Annesi ise, kadın sahâbîlerin en hayırlılarından biri olan Ümmü Süleym’dir. Bu kadın, Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hicret ettiğinde ilk Müslüman olan ve Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ın en çok ziyaret ettiği kadınlardandır.

   Enes (Radıyallahu Anh) hakkında İmam Zehebî şunları söylemektedir: İmam, fetva ehli, Kur’an öğreticisi, hadisçi, İslâm’ın çokça bilgi aktaran bir ferdidir. Hi­retten on yıl önce dünyaya geldiği sabit olmuştur. Künyesi Ebu Hamza olup Ensar’dan, Hazrec kabilesinden, Beni Neccar’dandır ve Medinelidir. Ensar-ı Kirâm’ın hepsi gücü nisbetinde Muhacirlere ve Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ye bir şeyler verdiğinde Ümmü Süleym (Radıyallahu Anha) fakirlikten dolayı bir şey veremedi ve oğlu Enes’i Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ye getirerek ona hizmet etmesi için bıraktı. Böylece küçük Enesçik hicretin başında 10 yaşında olduğu halde mahlukatın efendisine hizmet etme şerefine erişmiş ve Rasûlullah’ın vefatına kadar 10 sene bu görevine devam etmiştir.

   İbni Sa’d’ın rivayet ettiğine göre Enes (Radıyallahu Anh) daha 12 yaşında olduğu halde Rasûlullah’a hizmet için onunla birlikte Bedir Savaşı’na çıktı. Meğâzî yazarları küçük yaşta olmasından ve bizzat savaşmadığından dolayı onu Bedir ashâbından saymamışlardır. O gün Enes, ordunun malzemelerinin bulunduğu yerde kaldı. Sonra sırasıyla Uhud, Hendek, Beni Kureyza, Beni Mustalik ve Hayber harplerine, Mekke ve Tâif’in fethine katıldı. Buhârî, Musa bin Enes’ten, Enes (Radıyallahu Anh) in Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile birlikte sekiz savaşa katıldığını rivayet etmektedir. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tan sonra Medine’de ikamet etti. Daha sonra çeşitli beldelerin fetihlerine katıldı. Osman ve Ali dönemlerindeki fitneleri önlemek için çaba sarfetti, önleme imkanı bulamayınca da bir kenara çekildi. En son Basra’ya yerleşti ve hayatının sonuna kadar orada ikamet etti.

   Enes bin Malik (Radıyallahu Anh) Ensar’ın en çok mal ve evlat sahibi olanlarındandır. Bunun sebebi şudur: Enes (Ra­dıyallahu Anh) annesi ve teyzesi Ümmü Haram (Radıyallahu Anhuma) ile birlikte evlerinde bulunuyorken Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onları ziyaret etmişti. Kendisine ikram edilen yiyeceği, oruçlu olması sebebiyle geri çeviren Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) evin bir köşesinde nafile namaz kıldı ve ev halkına dua etti. Ümmü Süleym (Ra­dıyallahu Anha): “Ya Rasûlallah! Benim bir hassâcığım (hizmetçim) var, Enes. Onun için Allah’a dua ediversen.” deyince Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dünya ve ahiretin hiçbir hayrını terk etmeksizin Enes’e dua etti ve duasını: “Ey Allah’ım! Enes’i mal ve evlat ile rızıklandır ve ona verdiğin şeyleri bereketlendir.” diye bitirdi. Enes (Radıyallahu Anh) diyor ki: “İşte bu dua sebebiyle ben malca Ensar’ın en zenginlerindenim. Kızım Ümeyye’nin bana söylediğine göre Haccac’ın Basra’ ya geldiği tarihe kadar (ki bu sene hicrî 75 senesidir) sulbî evladımdan yüz yirmi küsûr kişi toprağa verilmiştir.[41] Ebu’l Aliye: “Enes’in senede iki defa meyve veren bir bostanı vardı. Bu bostanda bir de Reyhan vardı ki ondan misk kokusu elde ederdi.”[42] demektedir.

   Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Enes bin Malik (Radıyallahu Anh) i çok severdi: Ona “Ey oğulcuğum!” diye hitap eder,[43] yapmadığı bir şey için “Bunu niçin yapmadın?”, yaptığı bir şey için de “Bunu niçin böyle yaptın?” demezdi.[44] Enes (Radıyallahu Anh) ile bazen “Ey iki kulaklı!” diyerek şakalaşırdı.[45] Enes (Radıyallahu Anh) küçük bir çocuk olduğu halde güvenilir bir sırdaş idi. Bu hususta kendisi şöyle demektedir: “Allah’ın Nebi’si bana gizlice bir sır söyledi. Artık ben o sırrı hiç kimseye söylemedim. Andolsun ki onu benden annem Ümmü Süleym (Radıyallahu Anha) sordu da ben bu sırrı ona da haber vermedim.” Bunun üzerine annesi Enes’i, Rasûlullah’ın sırrını yaymaması hususunda tenbihle­miştir.[46]

   Enes (Radıyallahu Anh) Ebu Bekir (Radıyallahu Anh) döneminde zekat âmili olarak Bahreyn’e tayin edilmiş ve Osman (Radıyallahu Anh) ın vefatına kadar bu göreve devam etmiştir. Hicrî 69 yılında Basra’da vukû bulan, toplam iki yüz bin kişinin hayatına mal olan ve üç sene süren Carif Tâunu’nda Enes (Radıyallahu Anh) in çocuk ve torunlarından 70 kişinin öldüğü rivayet edilmiştir.

Enes bin Malik (Radıyallahu Anh) ibadetlerine ehemmiyet gösterirdi. Onun namazı hakkında;

1. Ebu Hureyre (Radıyallahu Anh): “Namazı, Ümmü  Süleym’in oğlunun namazından daha çok Rasûlullah’ın namazına benzeyen birini görmedim.”[47]

2. Enes bin Sîrîn: “Enes (Radıyallahu Anh) yolculukta da, ikamet halinde de insanların en güzel namaz kılanıydı.”

3. Sümâme: “Enes, namaz kılarken kıyamı çok uzatmasından dolayı ayakları kan dolardı.” demektedirler. Kendisinin hac için ihrama girdiğini görenler, gösterdiği titizlik nedeniyle ihramdan çıkıncaya kadar onunla konuşmadıklarını, onun sadece Allah’ın zikriyle meşgul olduğunu anlatmaktadırlar. Ömrünün son 1-2 senesinde artık oruç tutmaya güç getiremediği ve kazâ edemeyeceğine de kanaat ettiği için her gün bir fakiri doyurur ve kendisi orucunu yerdi.[48]

Rasûlullah ile beraber geçirdiği 10 senelik birliktelik kendisine çok şey öğretmişti. Bu sebeple Ashâb-ı Kirâm arasında en geniş ilmi olan ve en çok rivayet eden kimseler arasındadır. Rivayet ettiği hadis sayısı 2286 olup[49] bunların 128’ini Buhârî ve Müslim ittifaken, 80’ini Buhârî ve 70’ini Müslim münferiden rivayet etmiştir. Rasûlullah’ın dışında Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ubeyy bin Ka’b (Radıyallahu Anhum) gibi sahâbîlerden rivayette bulunmuş, kendisinden de başta oğulları (özellikle Musa) olmak üzere Hasan Basrî, Zührî, Katade, Sabit el-Bennânî, Humeyd Tavil, Süleyman Teymî, Yahya bin Said el-Ensarî ve emsallerinin içinde bulunduğu yaklaşık 100 kişi rivayette bulunmuştur. Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tan rivayet ettiklerine özen gösterir ve hadisi bitirdiğinde: “Yahut da Rasûlullah’ın buyurduğu gibi.” derdi.[50]

   Enes bin Malik (Radıyallahu Anh) in vefat tarihi hakkında bir çok ihtilaf olmakla beraber hicrî 93 yılında 103 yaşında olduğu hâlde vefat ettiği hakkında cumhuru ulema görüş belirtmiştir. Cabir bin Zeyd ile aynı hafta vefat ettikleri rivayet edilmiştir. Enes (Radıyallahu Anh) in, ömrünün sonlarında: “İki kıbleye doğru namaz kılanlardan benden başka kimse kalmadı.” [51] dediği sabittir.

   Cenazesi götürülürken talebelerinin ellerinin üzerinde gitmiş, halkın yanaşmasına fırsat kalmamıştır. Ali bin el-Medînî ve başkalarından Basra’da vefat eden sahâbîlerin en sonuncusu olduğu rivayet edilmiştir. O vefat ettiğinde Mevriku’l-Acelî: “Bugün ilmin yarısı gitti.” dedi. “Bu nasıl oluyor?” diye sorulduğunda ise: “Hevasına mağlup olan bir adam Rasûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tan rivayet edilen bir hadis hususunda bize muhalefet ettiğinde: ‘Gel, onu bizzat kendisinden duyana gidelim.’ derdik.” diye cevap verdi.[52]

Allah ondan razı olsun.

PAYLAŞ